Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32
%100 Gerçek Ensest Anilarim Bolum: 3 Ozge Yengem –
Dönme dolaptan inmiştik. Saat gece 12 olmak üzereydi. Lunaparkta az çok insan vardı. Bir kafeye gidip oturduk. Yemek söyledik acıkmıştık. Yemeğimizi yerken yengemin o güzel yüzünü izliyordum. Tüm bu anlar bitmesin, sevgilim, karım gibi olsun istiyordum. Onu sürekli yanımda olması bana da güven, ona da kadınlık duygusunu güçlendiren his veriyordu. Sessizliği bozan ben olmuştum.
-Biliyor musun? Bugün o kadar güzel oldun ki. Bence artık kendine bakmalısın.
-Ne yani ben kendime bakmıyor muyum? Pasaklı mıyım?
-Ya ne alaka öyle demediğimi sende biliyorsun. Demek istediğim yeni hayata başlıyoruz hepimiz, büyük bir şehir, çeşit çeşit insanlar. Bak bugün aldığın kıyafetler ne kadar güzeldi. Kuaföre de git hakkın senin. Zaten güzelsin o konuda şüphen olmasın. Sadece çocukları bahane ederek kendini bırakma.
-Haklısın, aslında bende düşündüm biliyor musun? Şimdi büyük şehre gideceğiz. Orada köylü gibi durmayı bende istemem. Gencim kuzey eve kapanıp kalmak istemiyorum.
-Kalmayacaksın. Bir taraftan da korkuyorum biliyor musun? Bugün o satıcının bakışlarını gördükten sonra, dedim: “ulan bu kadın çok güzel herkes gözüne kestirip bakıyor, şimdi daha çok bakan olacak”
-Hadi ya hiç fark etmedim. Öyle mi bakıyordu satıcı.
-Gözleriyle yiyecekti seni. Yengem gülümsüyordu. Yüzüm düştü.
-Hoşuna gitti her halde? Gülerek cevap verdi.
-Hayır ya hoşuma giden senin beni kıskanman. Ayrıca ben hala dayınla evliyim ve çocuklarımın babası. Gülizar babasını sorup duruyor. Tamam, dayın çok yalancı, üçkâğıtçı bir insan, ama severek evlendik onunla. Bu konuşma benim canımı sıkmaya başlamıştı.
-E barışın o zaman, sana yaptığı onca şeyden sonra. Ayrıca annemler affeder mi dayımı bilmiyorum.
-Kuzey, çocuklarım var boşanmak istediğimi söyledim ama iki çocukla ne yaparım? Sizin üstünüz demi kalacağım sürekli.
-Şikâyetçi olan yok.
-Olmaz kuzey dayın gelecekmiş gelsin bir konuşacağım.
-Sizi götüreceğini söyledi. Gideceksin yani. Suratım iyice düşmüş, yemeğimi yemiyordum. Ellerimi tuttu.
-Hayır, tabii ki de ne işim olur yurt dışında, ayrıca baran, Gülizar senden ayrılmaz.
-Baran ve Gülizar mı ayrılmaz? Gözlerini kaçırdı gözümden. Dönme dolapta öpüştüğüm, sarıldığım kadın. Utanmaya başlamıştı. Yanakları al al oluyordu.
-Seninle yaşadıklarımız, yaptığımız şeyler için pişman değilim. Aksine çok mutluyum. Kadınlığımı hissettirdin bana. Ama olmaz kuzey, bu şekilde devam edemeyiz seninle. Sen genç adamsın, karşına daha nice kadınlar çıkacak. Hayatını yanlış kararlar yüzünden karartamam.
-Yenge saçmalama ne yanlış kararı?
-Bak dediğin gibi “yenge” yengenim ben senin kuzey ne yapacağız? Sürekli cinsel ilişki mi yaşayacağız seninle? Yoksa dayımı boşa ben evleneceğim diyerek nikahına mı alacaksın beni?
Yengemin bu tarz konuşmalarına kırılsam da haklıydı kadın. Ne yapacaktık yani? Hayallerim deki gibi sürekli seks mi yapacaktık? Yoksa nikahıma, mı alacaktım? Aslında istediğim de bu değil miydi? Daha demin düşünüyordun ya kuzey: “bu kadın karın olsa, her dakika yanında olsan diye? “Söyle oğlum işte dayımdan hayır gelmez sana, kadınlığını en doruk noktasına kadar yaşatırım seni, aşığım, seviyorum seni söylesene ne bakıyorsun yüzüne bön, bön? Başka kadınlara bakmam benim gözüm senden başkasını görmüyor desene amına kodumun sığırı hadi lan, söyle” İçimde kendi kendime konuşuyordum. Dayanamadım yengemin ellerini tuttum.
-Sen nasıl mutlu olacaksan, kendini nasıl rahatsız hissetmeyeceksen öyle yaparız. Ben seninle mutluyum, evet daha bir çok kadın tanıyacağım, ama senin gibisi çıkmayacak karşıma.
-Kuzey daha iyileri çıkacak.
-Senden iyisi yok ki. Yıllardır hayallerimin kadınısın sen o yaşadıklarımızın hayalleriyle avuttum sürekli kendimi. Ve bu olup bitene inanamıyorum hala.
Yengemin yüzü gülüyordu. Hoşuna gidiyordu ona aşık olmam, bu kadar değer vermem. Ama bir taraftan haklıydı da millet duysa, millet dediğim de kendi ailem, yengemin ailesi, nasıl açıklardık bu durumu?
Lokantadan çıktık. Taksiciyi aramıştım. Geldi bizi aldı lunaparkın dış kapısından. Saat gece 1’e geliyordu. Evin içi karanlıktı. Işıkları açtım. Yengemi içeriye soktum. Poşetlere yüklenip içeriye attım. Yengem tuvalete gitmişti. Üzerimi değiştirmek için çocukların yattığı odaya girdim. Kendime aldığım boxer, eşofman, tişört poşetini de aldım yanıma. Önce üzerimdeki tişörtü çıkarttım. Değerli okurlar. Anne sütü içmediğimi, hazır mama ile büyüdüğümü belirtmiştim sizlere. Bu sebeple kilomdan çok boyum vardı. Henüz 18 yaşındaydım 1,80 boy ile geziyordum. Kardeşlerimin elbise dolabının aynasından vücuduma çarptı gözüm. Omuzlarım iyice genişlemiş. Göğüslerim öne doğru çıkmış. Göbek yok spor yapmalıyım dedim. Kaslı olmam lazımdı. Altımda ki pantolonu da çıkarttım. Yengem;
-Kuzey? Kuzey neredesin?
Bana sesleniyordu.
-İçerideyim yenge giyiniyorum.
Boxer ile kalmıştım. Tam onu çıkartacaktım ki. Kapı açıltı. Yengem yeni aldığı kıyafetlerden birde gecelik almış, beyaz saten bir gecelik. Göğüs dekoltesi çok fazla. Diz kapaklarının çok üzerinde. Kollarını beline dayadı;
-Ay baksana çok şık değil mi?
-Oha sen hangi ara aldın bunu?
-Sen barana hediye almaya gittiğinde kafedeydim sıkıldım bir göz gezdirdim yandaki mağazaya oda iç giyimmiş.
Şuna benzer bir şeyin yengemin üzerinde olduğunu düşünün. O dolgun kalçaları, göğüsleri tamamen meydan da gözlerimin önünde.
Yanıma doğru geldi. Birde parfüm sıkmış ki sormayın. Böyle seksi bir koku yok. Sikim kazık gibi oldu zaten. Altımda boxer olduğu için iyice belirgin oluyordu. Yengemin gözleri sikimi süzdü yanıma yavaş yavaş geliyordu. Parmaklarını, omzumda gezdirdi.
-Ooo baya genişlemiş omuzların. Kaslanıyorsun kuzey bey.
Resmen nutkum tutulmuş, bir şey diyemiyordum. Kafamı çevirerek etrafımda bir tur dönmesini izliyordum. Karşıma çocukların ranzasına oturdu. Bacak, bacak üzerine attı. Of o nasıl manzaraydı öyle. Jartiyer miydi o? Geceliği ile uyumlu. Beyaz? Gözlerimi kırpmadan onu izliyordum. Sikimin karnıma uyguladığı baskıyı hayal bile edemezsiniz. Boxer’ın üzerinden sikimin kafası çıkmaya çalışıyor, boxer’ın lastiği buna izin vermiyordu.
-Şey yenge çok yakışmış, gözlerimi alamıyorum harika olmuşsun.
-Teşekkürler canım.
Gözleriyle beni süzüyordu.
-Hani sen ne aldın? Giymemişsin?
-E giyiniyordum sen geldin.
Yatağa uzandı. Sütun gibi bacaklarını serdi gözlerimin önüne. Elleriyle yüzünü, gözlerini kapattı;
-Tamam giyin hadi bakmıyorum.
Gülüyordum.
-Bakabilirsin görmediğin şey değil?
Kahkaha atıyordu. Uzandığı yerden kalkıp ayağa kalktı. Yanıma doğru yaklaştı. Ellerini vücudumda gezdirerek. Aşağıya doğru çömeldi. Bacaklarını ayırmıştı. Boxer’ın yanlarından tuttu.
-Kocaman olmuş yine.
-Senin gibi kadının karşısında olmazsa şaşırmak lazım.
Gözlerimin içine bakıyor. Kafamı aşağıya eğmiş bende ona bakıyordum.
-Çok mu güzelim gerçekten?
-Hayatımda gördüğüm en güzel kadınsın.
Boxer’ı yavaş yavaş aşağıya sıyırmaya başladı. Sikim dimdik duruyordu. Tüm ihtişamı ile sikim gözlerinin önündeydi. O kadar çok sertleşmiştim ki. Boxer ayaklarımın altına düşmüş, yengem elini sikime götürüp yavaşça sıvazlıyordu. Dizlerimin bağı çözülüyor sandım, ayakta duruyor muyum? Yoksa hava da uçuyor muydum anlamak mümkün değildi.
Gözlerimi kapatmış anın tadını çıkartıyordum. Bir sıcaklık hissettim. Yengem iki eliyle kalçalarımı kavrayıp sikimi ağzına alıyordu. Sulu, sıcak, kaygan. Hayatım da aldığım en güzel zevk buydu. Boğazına kadar götürüp, tekrar çıkartıyor, sikim bir sıcaktan soğuğa çıkıyordu. Zevkten uçuyordum resmen. İki elimle kafasını tuttum. İleri geri yaparken onu tutuyordum. Artık dizlerim de derman kalmamış, bacaklarım titriyordu. Yengemin kafasını sikimden çektim. Çocukların ranzasına oturmuştum. Ağzını silip elimi tuttu. Benimle
birlikte ranzanın üzerine çıktı. Dudaklarımı büyük bir iştahla öpüyor. Göğüslerini vücuduma sürtüyordu. Kalçalarını kavradım. Yanaklarını açıp, kapatıyor, mıncıklıyordum onları. Üzerindeki geceliği sıyırdı. İri memeleri açılmıştı. Suratıma doğru sürtmeye başladı. Ağzımı açıp avuçladığım gibi emmeye başladım memelerini. Uçlarında dilimi gezdiriyor, hafif ısırıklar atıyordum. Zevke geliyor kafasını geriye doğru atıyordu.
Üzerindeki geceliği çıkarıp sıyırdı attı üzerinden. Altında sadece külot, ve diz kapaklarına kadar olan beyaz çorabı kalmıştı. Amını sikime doğru sürtüyordu. Öpüşmeye devam ediyor, omuzlarını, boynunu emiyordum. Kollarıyla boynuma sarıldı:
-İçimde istiyorum seni.
Kısık sesle tahrik edici şekilde söyledi. Belinden sarılıp sırt üstü onu yatırdım ranzaya. Elleriyle saçlarını toplayıp arkaya atmıştı. Bacaklarını büktü, ayaklarını tutup bacak arasına yerleştim, yatağın ucuna doğru kaykılıp ayaklarıyla burun buruna gelmiştim. Bir ayağını elime alıp, öpüp, yalamaya başladım. Ayak tabanını dişlerimle ısırıyor, öpüyordum. Parmaklarını ağzıma sokup emzik gibi emiyordum onları. Yavaş, yavaş, öpücükler kondurarak yukarıya doğru çıkmaya başlamıştım. Bacaklarını öperek üste doğru çıktım. İki bacaklarını ayırıp kasıklarını okşuyor, parmaklarımla amına masaj yapıyordum. Işık açık olduğu için tüm hatlarını görebiliyordum. Pürüzsüz bacakları, kılsız parlak kasıkları vardı. Sulanmıştı. Beyaz külotunun önü ıslaktı. Ben okşadıkça daha çok artıyordu ıslaklık. Dudaklarımı amına doğru yaklaştırdım. Külotun üzerinden o sularını somurarak içime çekmeye çalıştım. Su gelmiyordu ağzıma sadece yapış, yapış olmuştu dudaklarım. Hiç çiş kokusu vs. yoktu. Mis gibi kokuyordu. Sanki parfüm suyu akıyordu amından. Kasıklarını dilimle yalıyor, bir elimle de külotunu sıyırıyordum kenarına. İlk kez bu kadar ışıklı bir ortamda görüyordum amını. Çok güzeldi. Kabarık, etli, dudakları incecik bir çizgi amı kapalıydı. Parmaklarımı amına getirince hafif irkildi, karnı yukarıya kalkıp, iniyordu. Dilimi amına getirdim, hafifçe o çizginin arasında gezdiriyordum. Elleriyle saçlarımı tutuyordu. O zevk suları iyice iştahımı kabartıyor, büyük bir iştahla yalıyordum o taze amı. İnanın bana değerli okurlar hala inanamıyordum bu amdan iki çocuk çıktığında. Hani genç liseli kızların amı nasılsa, yengemin de amı öyle, tazecik, sanki hiç yarak yememiş. Göt deliğini söylemek dahi istemiyorum. Pespembe, ufacık, yalamaya doyamıyor insan. Yengem sabırsızlanıyor. Sikime elini atıyor amına götürüyordu. Artık dayanacak gücümüz kalmamış, benim sikim iyice kalkmıştı. Ellerini sikimden çekti ve bacaklarını ayırıp, amının dudaklarını ikiye ayırdı.
-Hadi gir artık içime.
Dudaklarını öperken sikimi belimle amına hizaladım. Bir elimi amına atıp sokmaya başladım. O kadar güzel kayıyordu ki içinde, resmen sikimi vakumluyordu içinde. Git, gel yapmaya başlamıştım içerisinde. Yengem bacaklarını kaldırıp belime doladı. Hepsini içinde istercesine kendine çekiyordu beni. Gözlerini kapatıyor, dudaklarını büzüyordu. Onun bu hareketleri beni iyice azdırıyor, hızlı hızlı git gel yapmamı sağlıyordu. İlk kez bu kadar sert, ve hızlı yapıyorduk. Yengem çok sulanmıştı. Sanki ilk kez seks yapan genç bir kız gibi, hiç seks yapmamış gibi, vıcık vıcık olmuştu amı. Ben git, gel yaptıkça odada, “şak, şak” sesleri yankılanıyor. Testislerim kasıklarını tokatlıyordu. İnanın ne kadar zaman geçti hiç bilmiyorum. Ne saate bakmak, ne de çevremde saat var mı ona bakmayı düşünmedim. Bir süre böyle yaptıktan sonra. Yengem ağlar gibi inlemeye başladı. “oh, ah, ay, ımm,” sesleri artık yerini ağlarcasına bir ses tonuyla: “aaaahhhhh hımm ahhhhh” almıştı. Birkaç saniye karnını içine çekti. Şiddetli bir kasılma geçirdi. Durmuştum git gel yapmıyor onu izliyordum. Eliyle yüzünü kapatıyor. Yüzüme bakmıyordu. Hafif, hafif titremeye başladı. Ne olduğuna anlam veremiyordum. Orgazm oluyor, zevkten uçuyormuş meğerse. Nerden bilebilirdim ki değerli okurlar. Orgazm olduğunu bilsem durmazdım, daha sert girip, çıkmaya devam ederdim. İlk kez birisi ile bu denli seks yapıyor, bunlara şahit oluyordum. Terlemiştim. Yengem gülmeye başladı. Yorulmuştum boşalmadan sikim sert bir şekilde içinden çıkıp yanına uzandım. Yengem elini anlına götürmüş. Tavana bakıyor gülümsüyordu. Derin, derin nefes alıp veriyordu.
-Niye titredin öyle? Bir şey mi oldu?
Bana doğru döndü, masum bakışlarını atıyor, dudaklarımı öpüyordu.
-Evet oldu. Çok büyük bir zevk yaşattın bana. Ne güzel sikiyorsun sen öyle yengeni hınzır.
Diyerek burnumu ısırdı üstüme attı bacağının tekini. Bir elini sikime atıp sıvazlamaya başladı.
-Hadi boşaltayım seni.
Omuzlarımı, boynumu, karnımı öperek sikimi yalamaya başladı.
-Hemen boşaltma sabaha kadar sikmek istiyorum seni.
-Boşal, yine kaldırırım sikini ben.
Şapur, şupur sesler eşliğinde sikimi yalıyordu. Bir süre yaladıktan sonra kucağıma oturup, sikimi amına soktu. Bacaklarını yatağa basıp çömelir vaziyette duruyor, sikimin üstünde hafif hafif zıplıyordu. Çok güzeldi zevkten gözlerim kayıyordu adeta. Belimden destek alarak, ellerimi kalçalarına attım. Sıkı, sıkı tuttum onları. Alttan, üste doğru, testislerim kasıklarına vura vura gidip, gelmeye başlamıştım içinde. Yengemde bana eşlik ediyor aynı tempoda zıplıyordu kucağımda. Hızımı iyice arttırmıştım. Hızlı bir şekilde sikiyordum amını. “ah çok güzel ımm harikasın” diyerek üzerime yığıldı. Ben pompalamaya devam ediyordum. Hızımı kesmemiştim. O boynumu emiyor. Saçlarımı okşuyor, ben ise göt deliğinde parmağımı gezdiriyor, sokuyormuş gibi baskı yapıyordum. Çok geçmeden tüm döllerimi amına akıtmaya başladım. Aralıklı şekilde sokup çıkarıyordum içine boşalmaya devam ederken. Yengem hareketsiz bir şekilde, tüm döllerimi içine alıyordu. Üzerimde bir süre yattı. Tüm döllerimin içine akmasını bekledi. Derin nefesler alıp veriyordu. Üstümden kalktı. Sikim küçülmüştü, yanıma uzandı, bana sarılıp yanaklarımı öpüyordu.
-Yoruldun mu? Dedim kısık sesle.
-Evet ama çok zevk aldım. Diyerek dudaklarıma öpücük kondurdu. Ellerimi yüzüne birleştirip dudaklarını uzun uzun öpmüştüm. Memeleri kolumun üzerindeydi. Birbirimize sarılmıştık. Zamandan haberimiz bile yoktu. Çırılçıplak bir şekilde uzanıyorduk yatakta. Bir süre konuşmadan birbirimizi okşayıp izledik sadece.
-Ne düşünüyorsun? Diye sordum.
-Hiç, konuşma bir şey düşünmek istemiyorum sana sarılıp bu şekilde uyumak istiyorum.
-Peki. Daha sıkı sarılmıştım boynunu öpüyor, kokluyordum. Bir süre bu şekilde uzandık. Tuvalete gitmek için kalkmıştık. Yengem altına yeni aldığı şort, külotlardan, üzerine bir askılı giydi. Sutyen takmamıştı. Ben de sadece boxer giyip tuvalete gidip gelmiştik. Yengemin odasında ki büyük yatağa geçip uzanıyorduk.
Yüz üstü yatıyordu yengem. Arkadaşından ona sarıldım. Kalçalarını okşadım. Duvardaki saate çarptı gözüm. Saat sabah 6 olmak üzereydi. Gözlerim kapanıyordu uykusuzluk ve yorgunluktan yengem çok rahat gözüküyor, uyuyordu. Ona sarılarak uyumuştum.
Kapı deli gibi çalıyordu. Sanki birinin ırzına geçmişiz, karısını, kızını sikmişiz gibi: “tak tak” tekmeliyorlardı resmen kapıyı. Yengem uyumaya devam ediyor hiç duymuyordu.
-Lan ne oluyor amk? Yataktan fırlayıp gidiyordum kapıya. Yerde bulduğum şortu, tişörtü üzerime geçirdim açtım kapıyı. Karşımda simayı gördüm.
Kardeşim simay;
-Abi neredesin ya?
-Lan beni korkuttun manyak öyle vurulur mu kapıya?
-Ne yapayım uyanmıyorsun? Güllü nenem gönderdi beni. Hadi kahvaltı hazırmış, gelecekmişsiniz.
Doğru ya ben unuttum çocukları.
-Tamam gel yengem uyuyo uyandır gidelim.
-Sen uyandırsana abi ya ayakkabılarımı çıkarttırma zaten zor giydim.
-Of iyi be git hadi o zaman sen geliriz biz hazırlansın yengem.
-Tamam hadi çabuk gelin pişiler soğumasın dedi.
-Kız, bak hele
-Ha abi?
-Bol peynirli yapsın söyle güllü neneye, abim bol peynirli istiyor de.
-Koca boğaz ya tamam söylerim.
İçeriyi gidip yengemin odasına girdim. Yanaklarını öptüm, tepki yoktu. Kalçalarına vuruyordum kalk hadi alo uykucu uyan gari la oho tembel diyordum.
Yengem yüzünü ovdu, uyanıyordu, kollarını açıp esnedi, sonra boynuma sarıldı kendine çekti beni.
-Uyan hadi annen çağırıyor.
Bir anda kollarını boynumdan çekti ittirdi beni yataktan. Yere düşmüştüm.
-Lan, baştan söylesene neredeler? İçerideler mi? Oğlum sen niye girdin odaya yarı çıplağım çık çabuk
Gülüyordum.
-Korkma be Simay geldi söyledi, gitti tekrar.
-He iyi bari of korkuttun beni ya.
-Uyandın ama bak, hadi hazırlan gidelim acıktım.
-Doyuramıyorum ben seni galiba?
-Yok doyamıyorum ben sana diyerek sarıldım öptüm.
-Dudaklarım şişti ya öpme artık, hadi çık hazırlanayım.
-Çık mı?
Yatağa uzanıp, kollarımı arkama attım.
-Hazırlan hadi bakmıyorum. Dedim gülerek.
Yerden aldığı bluzunu bana vurdu, üzerine geçirdi, yeni aldığı kıyafetleri giyiyordu. Poşetten çıkartıp yerleştirmeye fırsatı bile kalmamıştı.
-Canım şu etiketlerini sökermisin?
-Tabii.
Yataktan kalkmıştım. Sırtını bana döndü, bluzun etiketlerini söktüm. Ellerimle belini okşayarak çektim vücudundan.
-Çok güzel oldun.
-Teşekkür ederim.
Yüzüme gülümsedi. Evden çıkıyorduk artık. Yürümeye başladık mahallede, hava mükemmeldi. Hiç soğuk değildi, güllü nenemler’in kapısına varmıştık. Bahçeden baran bana doğru koştu.
Poşetleri yengeme verdim. Baranı kucakladım öptüm. Simay geldi;
-Abi çayı getir içeriden,
-Kızım bismillah yeni geldik.
Baranı yere indirdim. Yengem baranın elinden tutup bahçeye yürümeye başladı. Mutfaktan çayı alıyordum. Veysel abinin karısı, Aysel yenge mutfaktaydı.
-Günaydın yenge.
-Günaydın kuzey nasılsın?
-İyi yenge sen?
-İyi bende cevat ile uğraşıp duruyorum, ağlıyor bak sen çayı al ben bir doyurayım onu.
-Tabii yenge.
Cevat yeni doğan çocuklarıydı sevgili okurlar. Evleri kutu kadardı nenemlerin, içeriye girip kapıyı çekti, ama tahta kapı tam kapanmıyordu. Çayı aldım. Bardakları da diğer elime alıp çıkıyordum mutfaktan. Gözüm istemsizce o kapıya gitti. Aysel yenge bluzunu sıyırıp memesinin tekini açtı, dayadı Cevat’ın ağzına. Karşıya bakıyordu. Donup kalmıştım. Ne yapıyordum lan, ben? Adım atamıyordum. Göğüsleri yengemin ki kadar büyük değil ama çok güzeldi. Onunki de bembeyaz, ama uçları kahverengi değil, pembe, yuvarlak portakal gibi memesi vardı. Aysel yenge kafasını kapıya doğru çevirince göz, göze geldik birkaç saniye, kafamı hemen çevirip yürümeye başladım. Güven abi yardıma gelmişti. Bardakları aldı elimden. Bahçeye doğru yürüyorduk.
-Napıyon la kuzey.
-Napalım be abi aynı
-Baban voleyi vurmuş, çok sevindik duyunca.
-Öyle oldu abi sorma talih götüyle gülüyordu, ağzıyla güldü bu sefer.
-Hahaha öyle oldu vallaha sağolsun baban araba parası verdi galeriye gidecem bugün gelsene benimle?
-Harbi mi abi çok sevindim ne alacan
-Valla biz buradan gidiceğiz köye babam tarla aldı çiftçilik yapacaz, baban sağolsun baya yardım etti.
-Abi edecek tabi. Biz buraya beş parasız geldik. Siz kol kanat gerdiniz bize allah razı olsun sizden.
-Her halde oğlum her zaman aynı avluda yaşadık biz.
-Eyvallah abi. Gelirim tabi ne alacaksın araç?
-Van düşünüyorum pick-up nissanlardan bakacam. Köy yerine gidiyoruz spor araba gitmez oralarda dağa, taşa sürelim.
-Haklısın abi.
Bahçeye girdik. Güllü nenem elinde oklava, yengem yanında ona yardım ediyor, pişiler tepside duruyordu. Çayı bıraktım masaya. Pişilerden bir tane alıp yemeye başladım.
-Kolay gelsin anam hani bol peynirli yaptın mı bana?
-Sağ ol kuzum, aha sıcak ye diye yeni attım bak.
Yengem ellerini hamura bulamış, benim pişilere peynir dolduruyordu, yengemin yanına gittim;
-Kız bol koy ha cimrilik yapma.
Güllü nenem gülüyordu,
-Tamam be koyuyoruz işte miden bulanacak sonra.
-Bir şey olmaz bol koy sen, garip garip sesler çıkartarak elimdeki pişiyi ısırdım, baran kahkahalar atıyordu. Ona doğru gittim garip sesler çıkartarak koşturmaya başladım bahçede.
Güllü nenem, yengemle bir şey konuşuyordu. Baranla biz koştururken, Aysel yenge geldi kucağında Cevat ile, göz göze gelmiştik yine. Ben bozuntuya vermedim, oda hiç bir şey olmamış gibi geçti yanımdan.
Yengeme döndü;
-Hoş geldin kuzu?
-Hoş bulduk canım, diyerek öpüştüler, konuşuyorlardı. Güven abi çay katmış, uzattı bana. Aldım elinden çayı, yudumladım. Arabalar hakkında konuşuyorduk, ikinci el almayacak sıfır alacam vs. diyordu. O ara ben yengemi izliyordum. Güle, güle konuşuyorlardı üçü, sonra güven abi dayımdan bahsetmeye başladı.
-Lan, ne şerefsiz çıktı bu erdem abi ha,
-Kim? Ha dayım mı? Aynen abi.
-Yuvasını yıktı gitti alamnalara, bir tane karı da bulmuş, çocuk da yapar maaş almak için.
-Abi formalite değil mi? Yengemi aramış götürecem sizi demiş kavga ettiler geçen?
-Ha alır, alır yarramı yer önce sonra alır, adi şerefsiz salaktık verecez ablamı ona.
-Yaşa abi vermeyecez tabi. Yengemde istemedi gitmek.
-Gider mi oğlum ailesi burada, siz buradasınız. Sizinle gelecekmiş, baban ev almış, dayamış döşemiş, ister evde çocuklara baksın, isterse kurduğumuz işe gelsin kafası dağılsın demiş. Anam gile.
Vay amk neler konuşulmuş, haberim yok.
-Abi arabayı alda, mangallık alalım pikniğe gidelim. Hem ıslatırız bir arabayı.
-Valla aklım da o vardı benim de. Gidelim.
Oturduk masaya, çocuklara yere yaygı serdik orada oturdular, kahvaltımızı yapıyorduk. Veysel abi geldi elinde bal kutusu ile, Tazeymiş yiyin diyerek koydu önümüze koca kavanozu. Oturduk hep birlikte gülüş, çığrış yedik yemeğimizi. Kahvaltımız bitmiş, çay dolduruldu, güven abi sigara yakmak için kalktı köşeye yürüdü, yanına gittim;
-Abi versene bir dal, paketi almadım yanıma.
Bir dal sigara uzattı, yaktım sigaramı ağacın altında çayımızı, sigaramızı içiyor konuşuyorduk. Yengemle birbirimize bakıyorduk arada. Parmağını salladı bana, Gebertecem seni der gibi sallıyor, kızgın bakıyordu. Sigarayı gösterdim. Başını salladı at onu yaptı. Sigarayı ağzıma götürdüm daha çok duman çektim içime, Bok iç diye kımıldattı dudaklarını. Gülüyordum.
Güven abi;
-Ne oldu la?
-Ha? Yok bir şey abi, hadi içelim de çıkalım geç olmadan alalım arabayı. Gidek bi mangal tüttürek, rakımızı açak,
-Ula ne güzel dedin ha, hadi gidek.
Çayını dikti kafasına bardağı ağacın altına koydu.
-Ana biz gidiyoz, akşama mangala gidecez hazırlanın ona göre.
-Tamam bana bak hele dikkatli gelin ha.
-Tamam ana hadi kaçtık biz.
Yola koyulduk. Dolmuşa binecektik. Aklımda taksici dayıyı aramak vardı ama dün yengemle lunapark, AVM onunla gidince vazgeçtim. Dolmuşa bindik, galericilere gittik. Güven abi arabalara bakıyordu. Bir tane galeriye girdik. Adam çay ikram etti bize. Galerici tanıdıkmış, uygun fiyattan ayarlayacaktı. İkinci el istemiyordu güven abi, sıfır alacaktı. Bir galericiyi aradı bize ona yönlendirdi. Adam arabasıyla gelip aldı bizi. Başka bir yere gittik. İçeride çok lüks harika arabalar vardı. Güven abi bir tane arkası açık, geniş bir pick-up beğendi. Araba full+full dü tekerlekleri hayvan gibi çivili gibi duruyordu. Harika bir arazi aracıydı. 100 bin TL ödedi aldı arabayı. Ulan babam kaç para vermişti Güven abiye 😀 vay amk dedim. Aldı arabayı imzalar atıldı bindik arabaya. Güven abi deli gibi zıplıyordu.
-Of ulan arabaya bak, babanın taşşaklara beton yetmez adam gibi adam ha.
-Hayırlı olsun abi harbiden sağlam arabaymış.
Kasaba gidip, bolca et aldık, bir kasa bira, rakı, votka bolca alkol, çerez bir ton şey aldık attık pick-up un arkasına, güzel bir mangal aldık birde. Alkölleri içeriye koydum kırılmasınlar diye. Eve gidiyorduk. Güven abi eve yaklaşınca deli gibi kornaya bastı. Evdekiler kapıya çıkmış arabaya bakıyordu. Güven abi farları açıp, kapatıyor. Kornaya yükleniyordu. Arabanın camından elini sallıyordu. Onun bu mutlu halini gördükçe gülüyordum.
Güllü nenem;
-Abo bune gı böyle daha büyüğü yokmuydu he güven
-Daha büyüğü kamyon oluyo ana
Yengem atladı araya;
-Salak çocuk bu da kamyon gibi
-Aba dur la dur la köy yerinde ferrarimi sürecem. Hadi hazırlandınız mı?
-Hazırız Aysel çocuğu giydiriyor.
Tamam çocuklar hadi geçin arkaya. Pick-up a attık çocukları. Veysel abi de, bende çocukların yanına oturduk, zapt etmek için. Kadınlar içeriye geçip oturdu. Alkölleri aldık arka koltuktan kasaya koyduk. Başlamıştık gitmeye, hava daha aydınlıktı. Piknik yerine gelmiştik. Veysel abi ile çocukları indirdik kasadan, kadınlar içeriden iniyordu. Yengem geldi baran’ın elinden tuttu yere yaygı seriyorlardı. İçecekleri Veysel abiye verdim, yere indirdi. Bende kasadan inip bira kasasını kucakladım. Termosu buzla doldurmuşlar, içini açıp kola, bira, rakıyı attık içine. Güven abi mangalı aldı eline Veysel abi geçti mangalın başına. Ben etleri yanına götürüyordum. Her şey hazırdı. Sadece mangal ateşini yakıp etleri atmak kalmıştı. Çocuklar top oynuyor, ip atlıyor, Veysel abi ile Güven abi biralarını içiyor, Güllü nenem ile Aysel yenge örgü örüyor, yengem onları izliyordu. Yengem ayaklanıp yanıma geldi.
-Anne kuzi ile bir dolaşalım biz sıkıldım hava alayım.
-Tamam, kuzum siz gelesiye etleri pişirir abin de.
Yengem koluma girdi yürüyorduk. Memeleri koluma temas ediyordu.
-Ne o? Çok mu sıkıldın?
-He, gezelim biraz.
-Olur, gezelim tabii, diyerek sarıldım.
-Dur ne yapıyorsun? Elimi çekti belinden koluma girdi sadece.
-Herkes arkada görecekler.
-Ne ya yengeme sarılamaz mıyım?
-Olsun fazla şey yapma.
Yürüyorduk yol boyunca, hava mis gibiydi, çiçeklerin, dağdan gelen kekiklerin kokusu okşuyordu burunlarımızı. Biraz yürükten sonra yengem çimlere uzandı. Bende yanına uzanmıştım. Güneş alınlarımızı dövüyor, yukarıya bakamıyorduk. Yengeme doğru dönüp yanaklarından öptüm.
-Dur yapma gelen, gören oluverir.
-Uzağız görmezler
-Olsun yapma.
Kendisi yapma diyor, dudaklarımdan öpüyordu
-Of acıyor dudaklarım, şişmiş mi bakar mısın?
Dudaklarına dokunuyordum.
-Hayır, biraz kızarmış sadece.
-Hayvan gibi ısırdın çünkü
-Özür dilerim.
Salak ya diyerek koluma vurdu.
-Ne düşünüyorum biliyor musun?
-Neyi yenge?
-Uzun zamandır bu kadar mutlu, huzurlu hissetmiyordum kendimi, güven verdin, huzur verdin bana. Hiçbir şey düşünmüyorum artık.
-Düşünme zaten gerek yok.
-Öyle ama şaka gibi geliyor hala inanamıyorum bazı şeylere
-Sorma o durum bende de var. Hani rüyadayız da, bozulacak gibi.
-Yok bozulmasın.
-Peki dün lunaparkta, kafe de söylediklerin?
-İşte aklımı kurcalayanlar onlar. Senin hayatına karışmak istemiyorum.
-Ama ben seninle mutluyum.
-Ben de ama dayın gelince ne olacak? Temelli geleceğim diyor tekrar aradı bugün.
-Gelsin eskisi gibi olacak mısınız?
-İçimde ona karşı sevgi yok, aşk yok yani eskisi kadar yok, kızgınım çok. Bir taraftan da çocuklarımı düşünüyorum. Baran baba diye sayıklıyor, Gülizar ağlıyor.
-Anladım yani birlikte bir arada olursunuz bir engel yok.
-Yapma ama asma suratını, mecburum biliyorsun sen olsan yerimde ne yapardın?
-Sende haklısın hayır suratımı seni üzdüğü için, bunları haketmediğin için asıyorum. Biz ne olacağız peki, eskisi gibi olmayacak her şey?
-Eskisi gibi derken? Evet birlikte olmayacağız. Esk**en nasılsak öyle olacağız.
-Ha diyorsun ki hayallerinde yaşa beni, düşle, arzula. Tüm bu yaşananlar rüya olarak kalsın.
-Kuzey bende istiyorum seni ama yanlış bu yaptıklarımız, yaşadıklarımız. Aşık olamayız birbirimize.
-Sen kafanda kurmuşsun zaten.
-Kurmadım bak yanlış düşünüyorsun. Sadece yaptıklarımız güzel ama yanlış diyorum. Çocukların yüzüne bakarken gözlerim kaçıyor benim.
-Tamam hadi kalk acıktım gidelim.
-Dur daha bitirmedim lafımı?
-Dinlemek istemiyorum.
Kalktım yürüyordum.
-Kuzey? Kuzey? Kime sesleniyorum ben? Beklesene beni? Kızma lütfen bekle.
-Kızmıyorum, yürüyorum kızım sadece.
-Kızın mı oldum şimdi de?
-Ya hadi geliyor musun?
-Geldim beklersen eğer.
Güven abilerin yanına gitmiştik. Yan yana yürüyorduk yengemle. Veysel abi mangalı yakmış, mis gibi et kokusu geliyor. Güven abi arabadan müzik açmış çocuklarla oynuyor, güllü nenem, Aysel yenge alkış tutuyordu.
Yengem;
-Güven götü dağıtmış.
-Harbi fazla içmiş sıcakta ahaha diyerek kahkaha attım gittim yanlarına
Ahey ahey diyerek tuttum güven abinin parmağından halay çeker gibi oynuyorduk. Baranı kucakladım onunla oynamaya başladık. Güven abi şarkılar söylüyor, ayakta duramıyordu. Votkanın dibi gözüküyordu. Güllü nenemler beni izleyip gülüyor, alkış tutmaya devam ediyordu. Veysel abi etleri getirdi. Rakımızı açtık. Yengem birayı aldı eline. Baka kalmıştım.
-Ne bakıyon? Bende içecem.
Veysel abi ye baktım içsin gibisinden göz kırptı.
-İyi iç afiyet olsun.
Etlerin başına yumulduk yiyorduk. Aysel yenge arkasını dönmüş Cevat’ı emziriyordu. Ateşin üzerine çay koymuştu güllü nenem.
Güven abi rakıyı içiyor eti yiyordu. Veysel abi elinden bardağı almaya çalışıyor. Abi arabayı sen sürecen ben uçuyom ha diyordu. Veysel abi oğlum çok içme senle uğraşmayalım akşama dedi. Dinlemiyor içiyordu. Bende baya içmiştim başım dönüyordu bünye alışık değil zaten içkiye. Yengem rakı doldurmuş yudumluyor, yüzü buruşuyordu. Yavaş yavaş kalkma zamanımız gelmişti. Veysel abi bir bardak rakı içmişti sadece araba süreceği için fazla yüklenmedi. Herkes geçti arabaya başım dönüyordu. Güven abi amı götü dağıtmış uzanıyordu yerde. Veysel abi bir kova suyu döktü onun üzerine.
-Kalk lan amına kodumun eniği çok içme dedik sana
-Abi napıyon amına koyim ya diyerek sarhoş sarhoş konuşuyordu.
Veysel abi götüne hafif tekme atarak;
-Kalk amını dilini sikerim valla, ayıl oğlum hastaneyle uğraştırma bizi, kalk amına kodugumuna bak yatıyor hala bin lan kasaya dedi. Islak ıslak ayakta durmaya hali yoktu. Koluna girdi kasaya bindirdi. Yengem hafif sarhoş olmuş başını omzuma koydu. Sayıklıyordu.
-Veysel abi yengeme bak.
-Vay amına koyim bizim kızda gitmiş.
Geldi yengeme hafif tokatladı;
-Şşt alo uyan kız geldik
-Geldik mi? Uyucam.
-He amk geldik hadi geç yat
Yengem yere uzanıvermişti. Veysel abi;
-Kalk kız manyağa bak diye gülüyordu koluna girdi bindirdi arabaya.
-Ana eve gidince kahve yapın içirin şunlara uçtu bunlar.
-Kuzey çocuklara sıkı emanet ol gülüm kasada baranı koy içeriye diğerlerini tut sen.
-Tamam abi aynen baranı alın kucağınıza felan o zapt olmaz.
Baranı güllü nenem kucağına aldı. Güven abi kasada iki seksen uzanıyordu. Çocukları sardım koluma tutunuyorduk sıkıca. Yavaş gidiyorduk. Güven abi söylenmeye başladı;
-Lan amını dilini siktimin yavaş sür yıldızlar uçuyo amına koyim kusacam.
Çocuklar gülüyordu. Hafif doğruldu kasadan kafasını çıkartıp kusmaya başladı. Bize bakıp gülüyordu;
-Dünya ne biçim hızlı dönüyor lan böyle başım döndü amına koyayım.
-He abi hızlı dönüyor.
-He valla abi amına koyayım yavaş sür ejdadımı siktin burda. Kafasını gene uzatıp kusmaya başladı.
Eve varmıştık.
LÜTFEN DEĞERLİ YORUMLARINIZI ESİRGEMEYİNİZ.
7.Bölüm sonu…
Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32