Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32
%100 Gerçek Ensest Anilarım Bolum: 16 Ozge Yengem
Tekneden misafirleri uğurladık. Cennet’in kocası telefon kartını cebime soktu. Yanıma yaklaştı;
– Mutlaka ara.
Ararım gibisinden kafamı salladım. Çok yorgundum eve gidip uyumak istiyordum.
Ferhat;
– Beyler benim araba ileride, yürüyelim mi biraz? Hava alırız?
Mete;
– Bana uyar.
Zeki ayakta teknenin içinde uyuyordu Mete Zeki’ye seslendi;
– Zeki, kalk oğlum gidiyoruz.
Zeki bağırarak uyandı. Korkmuştum.
– Ya amına koyayım ne bağırıyon?
– Kuzeyin oğlu, dayının kestaneyi çiziyordum rüyamda. Çok korktum amk
– Yürü oğlum yok dayı falan gittiler
– Eminsin değil mi? Bak geliyorum
– Gel zeki gel amına koyayım.
Elimi Zeki’nin omzuna attım, tekneden indik yürüyorduk. Berkant ile annesi teknede kalmıştı. Zeki yolda zor yürüyor sallanıyordu.
– Oğlum bir dik dur lan!
– Halim yok kuzeyin oğlu, iliğimi kuruttu karılar.
Ferhat;
– Peki ya dayı Zeki? Oda kuruttu mu?
– Yok, o seksten soğuttu amına koyayım.
Biz gülüyorduk. Baya ilerlemiştik, araba karşımızda gözüküyordu. Zeki kolumdan fırladı gitti karşıda duran 2 tane mini şortlunun yanına koştu.
Ferhat;
– Eyvah!
Mete;
– Bu çocuk bir gün kestaneyi çizdirecek aga.
Ben;
– Gözünü sikeyim zeki ya.
Zekiye bağırıyordum arkasından;
– Zeki! Lan buraya gel! Zeki!
Zeki beni siklemedi mini şortluların yanına gitti, ikisinin de götüne elini yapıştırdı;
– Üff hepsi sizin mi be yavrular?
Mini şortlu travestiler Zeki’ye döndü. İçlerinden esmer olan;
– Yok anam daha bu var!
Zekinin elini kendi sikine getirdi. Zeki travestinin sikini avuçladı;
– Oooo bune be hacı gülle? Hangi sulak yerde büyüttün sen bunu?
Zeki bize döndü travestilerin sikinden tutup salladı;
– Kuzeyin oğlu! Kızlar taşşaklı çıktı.
Travesti devam ediyordu cümlesine. Biz gülüyorduk.
– Gelip görmek ister misin o sulak yeri?
– Yok abi ben almıyayım.
Zeki travestinin sikine eğildi;
– Saygılar abi, hürmetler abi.
Esmerin yanındaki diğer travesti;
– Siktir git lan. Dedi zekiye zeki koşarak yanımıza geri geldi…
Ben;
– Ne oldu Zeki beğenmedin mi kızları?
Ferhat ile Mete gülüyordu.
Zeki;
– Bu dayıyı sikmek bana yaramadı hacı gülle, nerede kamışlı ablalar var, bana denk gelmeye başladı.
– Aman Zeki kolla götü.
Zeki Ferhat ile Mete’ye döndü;
– Bana bakın dayıyı siktiğimi Melisa duymayacak ona göre.
Ferhat;
– Merak etme Zeki duysalar da inanmayacaklar zaten.
Gülüyorduk, arabaya bindik. Beni eve bıraktılar. Zeki camdan kafasını çıkarttı;
– Hişt hacı gülle?
– Ne var Zeki?
– Adamımsın, playboy seni
Arabayla uzaklaştılar. Evin kapısını çaldım. Kimse yoktu evde. Telefonla Özge yengemi aradım. Açmıyordu. Babamı aradım çalıyordu;
– Alo baba evde kimse yok?
– Oğlum mahkemedeyiz.
– Mahkeme?
– Yengen ile dayının mahkemesi.
– Hadi ya onu unuttum ben durum ne?
– Boşandılar.
– Çocuklar?
– Yengende ikisi de.
– Ohh çok sevindim neredesiniz şimdi?
– Birkaç evrak işi var halledip geleceğiz.
– E ben kapıda kaldım.
– Aysel yengenlere git istersen.
– Yok baba bakarım başımın çaresine.
Şimdi Aysel yengelere gidip, onu sikmeye ne dermanım ne gücüm vardı. Duvardan atladım evin bahçesine girdim. Bahçe kapısı da kilitliydi. Pencereye tırmandım. Odamın penceresi açıktı. İçeriye girdim. Hemen duşa attım kendimi. Üzerimi değiştirdim yatağa uzandım.
Tüm bu olup bitenleri düşünüyordum… Sikik bir yaşantım, hangi ara bu kadar renklenmişti. Daha dün gibi yengemi hayal ettiğim günler. Onun hayali ile boşaldığım günler. Şimdi? Sikmediğim am, göt kalmamış. Ortamların en güzeline girmiştim bugün. Daha neler olabilir amına koyayım. Diye düşünürken. Aysel yenge aklıma geldi. Kendisi çok ateşli, azgın bir kadındı. Tıpkı adadaki çiftlerin karıları gibi, cennet hoca gibi. Yengeme kötü sözle konuşmam da hoşuna gidiyordu. Acaba bizim çocuklarla grup siksek? Hoşuna gider miydi? Ama onun haberi olmadan bunu ona yapamazdım. Ağzını arayacaktım kafaya koydum. Bunları düşünürken uykuya dalmıştım. O kadar güzel uyudum ki, bizimkilerin eve geldiğini bile duymadım. Yengem yanıma yatmış, yüzümü okşuyor, öpüyordu. Gözlerimi araladım. Çok güzel görünüyordu. Makyaj yapmış, saçlarını kestirmiş, sarıya boyatmış, kendine çok güzel bakmış. Boynuna sarılıp üstüme çektim. Yengemin yüzü gülüyordu. Dudaklarını öptüm;
– Hayırlı olsun.
– Teşekkürler kuzum.
– Kurtuldun artık.
– Evet.
– Tamamen benimsin. Tekrar bekarsın.
– Evet.
Dudaklarımı daha sert öpmeye başladı. Ama orospu Cennet öyle bir somurdu ki canım yandı geriye çektim kendimi. Yengem elini dudaklarıma götürdü. Üstümden kalkıp yanıma uzandı;
– Oho birileri boş durmamış yine.
– Ya yok İlayda yaptı.
Garibim dünkü partiyi duysa ne derdi acaba? Yüzüme bakmazdı eminim. Tekrar sarıldı;
– Hadi kahvaltı yapalım okula gideceksin. Akşam gelince bir yerlere götür beni
– Nasıl yerlere?
– Bilmem şu gittiğin bara götür mesela.
– Tamam akşam hazırlan gidelim.
Yanaklarımdan öptü, yatağımdan kalktı kapıyı açıp çıktı. Kıyafetlerimi giydim aşağıya iniyordum, dışarıdan korna sesi geldi. Servis arabamı getirmişti. Babamın arabasından kurtulmuştum artık. Arabamla hasret giderdikten sonra okula gitmek için çıktım İlayda’yı arıyordum.
– Canım geleyim mi almaya?
– Yok aşkım Melisa ile gidiyoruz şuan yoldayız.
– Peki bir tanem görüşürüz.
Telefonu kapattım koltuğun üstüne atıyordum Zeki arıyordu. Hay amk dedim iyi alıştı bu çocukta ama seviyordum Zeki’yi çok saf, kalbi temiz bir çocuktu.
Zeki;
– Alo hacı gülle napıyon?
– İyiyim Zeki yoldayım okula gidiyorum. Sen napıyon?
– İyi bende kantinde çay höpürdetiyorum.
– Afiyet olsun Zeki beni neden aradın peki?
– Ha onu soruyosun, dün Esma geldi bizim eve, annemle yine dedikodu, gıybetin dibine vurdular, çok korktum bizi şikayet ediyor sandım hani dün parti, pompa, gittim dinledim gizli gizli.
Sözünü kestim;
– Dayı, göt.
– Amına koyayım konumuz omu şimdi? Bak tıkandım ne güzel çay içiyordum ya.
– Eee Zeki ne konuşuyorlardı?
– Bizi şikayet etmiyordu. Partiden bahsetmedi. Şu At hoca var ya?
– At hoca?
– He dün çatır, çatır, çatır siktiğin at hoca
– Cennet hoca mı?
– Ne karıydı ama ya.
– Devam et zeki ne olmuş Cennet Hoca’ya?
– Okuldan ayrılmış, yurt dışına gitmiş.
– Annene niye söylüyor bunu Esma onu anlamadım ben?
– Bu at hoca annemin arkadaşının kızıymış çünkü.
– Haa, yani cennet hoca gelmeyecek artık okula.
– Yok hacı gülle, okula gelmeyecek ama partiye gelecek.
– Annene mi anlattı Esma partiyi?
– Hayır kuzeyin oğlu, Esma dışarı çıktığında pencereden önüne atladım. Dedim ki; “at hoca niye gitti? Göremicez mi onu? Bak kuzeyin oğlu sevdi o kadını göremezse üzülür ağlar çocuk, aşk acısı çeker.”
– Ya amına koyayım ne aşkı ne acısı neyse eee sonra?
– Sonra Esma da dedi ki; “yurt dışına tatile gitmiş, öğretmenliği bırakmış, kuzeye söyle, haziranda bu partinin daha büyüğü olacak tur gemisinde” dedi.
– Eee?
– Ne eee amına koyayım? O tur gemisine kadar gelecekmiş at hoca. Ama hazirana kadar göremeyecen.
– Anladım zeki, yani haziranda bir büyük parti daha var ve gidecez yine.
– Bak bana yine göt siktirirseniz, bozuşuruz ona göre. Hişt bana bak. Üzüldün mü lan cennet hoca 2 ay yok, göremeyecen.
– Niye üzüleyim oğlum sonuçta kadının tadını aldık.
Zeki piç piç gülüyordu;
– Hehehehe aldık demi.
– Aldık Zeki aldık bak okula geldim şuan karşındayım kapatcan mı telefonu?
– Bence devam edelim, bedava dakikalar çöpe gidiyor, arayıp konuşacak kimsem yok oğlum.
– Zeki manyak mısın amına koyayım.
Yanına gittim oturdum hala telefonda konuşuyorduk. Zeki sırtını döndü;
– Ne manyak mıyım? Dakikalarım çöpe mi gitsin, eee daha daha ne yapıon hacı? Havalar nasıl?
Kafasına vurdum. Telefonu kapattım;
– Yanındayım aynı havayı soluyoruz amına koyduğum.
Ferhat ile Mete yanımıza geliyordu;
Ferhat;
– Ne yapıyorsunuz beyler?
Ben;
– Zekiyle uğraşmaya devam
Mete;
– Of sabah sabah hiç çekilmez amına koyayım.
Zeki;
– Ne çekilmez? Oğlum o kadar karı siktin hala elizabethe devam mı ediyorsun?
Mete eliyle Zekinin ağzını kapattı;
– Oğlum sus biri duyacak amına koyayım ya dengesiz.
– Hee haklısın hacı gülle. Aman diyim biri duyar canı çeker, sikim kopacak artık am sikmekten ben çay alacam var mı isteyen?
Ferhat;
– Al gel içeriz.
Ben;
– Beyler Berkant nerede?
Mete;
– Bilmem görmedim daha.
Ben;
– Haziranda büyük bir parti varmış. Zeki ile haber yollamış Esma gidecek miyiz?
Ferhat;
– Haziranın kaçında?
Ben;
– Bilmiyorum ki sormadım.
Mete;
– Haziranda üniversite giriş sınavı var. Ancak sınavdan sonra gidebiliriz. Sınavdan önceyse gidemeyiz ki oğlum.
Ferhat;
– Esma ona göre ayarlamıştır herhalde
Ben zeki’ye seslendim. Zeki elinde çay tepsisi ile geldi;
– Zeki! Gel gel, haziranın kaçında bu parti?
– Sonunda.
İyi sınav zaten ilk haftasında, yetişiriz diyordum. Sohbet ediyorduk kızlar gelmişti. Yanımıza oturdular. Sohbete devam ettik. Okulun hademesi gülsüm abla gözüme çarptı bizim masaya Zeki’ye bakıyordu. Zekinin kolunu dürttüm;
– Hişt senin ki geçiyor?
– Melisa burada ya oğlum.
– O değil öbürü.
– Öbürü?
Zeki masadan kalktı ayağa etrafına baktı. Gülsüm abla ile göz göze geldi.
– Ya bırak şunu.
– Niye oğlum sikmedin mi çatır çutur.
Zeki eliyle ağzımı kapattı;
– Sus lan melisa duyacak kız beni terk eder sonra.
– Tamam amk çek pis elini ağzımdan
Derslere, girip çıkıyor bugünü de bitiriyorduk. Son ders boş olduğu için çocuklarla spor salonuna gidecektik sınav sonuçları açıklanmış. Müdüre hanım sınıfa çağırdı bizi. Hepimiz sıralarımıza tekrar geçip oturduk. Müdüre hanım sonuçları açıklayacaktı;
– Evet yavrucuklarım. Son deneme, başarı sınavınızın sonuna gelmiş bulunmaktasınız. Bu sonuçlar sizin sınava ne kadar hazır olduğunuzu ve bu sınav gerçek üniversite giriş sınavı olsa kaç puan alıp, kaçıncı sıralamada olacağınızı gözler önüne seriyor. Şunu söylemeliyim ki, ummadığım taş baş yardı, çok güvendiğim kişiler gözümde sınıfta kaldı şekerim.
Ben araya girdim;
– Hocam en çok Zeki’yi merak ediyoruz. O kadar çok çalışmış ki, 20 dakika da bitirdi sınavı
– Neyyy 20 dakika mı?
– Evet hocam.
– Zeki okul 5. evladım ummadığım taş baş yardı diye boşuna mı dedim.
– Neee ?
Hep birlikte Zekiye döndük.
Mete;
– Lan hani sallamıştın tüm soruları?
Zeki gülüyordu;
– Salladım ama okuyarak salladım. Okumadan sallamadım ki.
Ferhat Zekiye silgisini attı. İlayda ağzı açık Zekiye bakıyordu. Ben lafa girdim;
– Ulan zeki, birde soruları okuyup çözsen türkiye birincisi olacaktın demekki.
Müdüre hanım söze girdi;
– Türkiyede 13. Oldu 13. Hey yavrum hey aslan Zeki
Zeki göğsünü kabarttı;
– Sağ olun hocam, teveccüğünüz.
Ferhat;
– Hareketlere bak amına koyduğum.
Müdüre;
– Tamam sessizlik. Şimdi sonuçları açıklıyorum.
Milletinkilerini saydı, çoğunlukla başarılıydı herkes.
– İlayda tam puan okul 1, türkiye 4.
İlayda çok sevinmişti.
– Kuzey aferim evlatçığım babana yüzümü kara çıkartmadın. Okul 2. Türkiye 8.
Ben yok artık amına koyayım diye İlayda’ya bakıyordum. İlayda boynuma sarılıyordu.
– Ve ikiz dingiller.
Ferhat ile Mete;
– Bizden bahsediyor.
Müdüre;
– Okul sonuncusu, türkiye sıralamanızı okumama gerek yok nasılsa bu kaçıncı sayılar diye bön bön yüzüme bakacaksınız? Evlatçıklarım. Neden çalışmadınız? 2 ay kaldı sınavınıza, aileciklerinize ne diyeceğim ben. Of tanrım of.
Müdüre sınıftan çıktı. Ferhat ile Mete’ye döndüm;
– Oğlum ne yaptınız lan siz? Hiç mi çalışmadınız?
Ferhat;
– Zaman mı kaldı ki, sikik sokuk işlerle uğraşmaktan.
Mete;
– Aynen amk, yarak kürek işlerle uğraştık
Ben;
– Amına koyduklarım, bende yanınızdaydım sizi yalnız mı bıraktım? Siz eğlenirken ben ders mi çalıştım sizle birlikte bende eğlendim. Ben ders çalıştığım vakit siz ne yapıyordunuz?
Ferhat;
– Sakin ol paşa, sana sözümüz yok, Berkant orospu çocuğuna uyduk, sen ders çalışırken biz onunla barlarda karı kız peşinde koştuk takıldık eğlendik beee
Mete;
– İyi bok yedik amına koyayım. Ne diyecem ben şimdi babama?
Ferhat;
– Ne bileyim amına koyayım. Berkant da yok piyasada zaten.
Mete;
– Annesinin amını yalıyordur evde, orospu çocuğu.
Ben;
– Adama sövmeyin oğlum hata sizde. Neyse 2 ay var daha sıkı çalışın bir şekilde toparlayın götü.
Okuldan çıkmıştık eve gidiyorduk İlayda konuştu;
– Cennet hoca nerede? Bugün son dersimiz onunlaydı gelmedi?
Boş bulundum;
– Okulu bırakmış.
– Okulu mu bırakmış? Kuzey bey okul başkanı olduğum halde bilmiyorum siz nereden aldınız bu bilgiyi acaba?
– Şaka yapıyorum ya salladım öylesine. Bilmiyorum ki merakta etmedim.
Ferhat ile Mete’nin yüzüne bakıyordum Zeki girdi lafa;
– Cennet hoca şuan kanarya adalarında pompito yapıyordur.
Biz elimizle Zeki’ye sus yapıyorduk.
İlayda;
– Pompito?
– Cahil cahil durma karşımda yürü kız eve.
İlayda’ya kolumu attım. Yürüyorduk. Bugün de bitmişti. Eve gidip dinlenmeye karar verdik. Ama aklımda uyurken düşündüğüm Aysel yengem vardı. Ama bu akşam gidemezdim. Özge yengemi bara götürecektim. Hemen eve gittim.
Kapıyı yengem açtı. Çok güzel görünüyordu. Giyinmiş süslenmiş oturuyordu evde;
– Hayırdır düğüne mi gidiyorsun?
– Hayır?
– Ne bu süs?
– Bundan sonra böyle. Kendime bakacağım artık.
Beline sarıldım;
– Bak tabii
– Dur yapma annen mutfakta
Bellerinden kollarımı çektim.
– Giyineyim de kumsalda takılalım biraz, akşama bara gidelim.
– Yemek yemeyecek miyiz?
– Aç değilim sen açsan dışarda yeriz bir şeyler.
– Ay süper olur dışarda yiyelim.
– Hazırlanayım geliyorum.
Yanaklarımdan öptü, hemen geri çekti kendini. Yukarıya çıktım duş aldım, duştan belimde havluyla çıktım yengem yatağımda oturuyordu. Yüzüne bakıp gülümsedim. Havluyu çıkartıp attım belimden. Çırılçıplak kalmıştım karşısında. Yanına yaklaştım. Yengem yüzüme bakıp gülüyordu. Yanına gittiğimde eline sikini aldı sıvazladı.
– Annem içerde.
– Biliyorum.
– Yeni duş aldım.
– Tekrar alırız.
Sikimi ağzına götürüp yalamaya başladı, saçlarından tutuyor, okşuyordum ipek gibi saçlarını. Annem seslendi;
– Hadi sofraya!
Yengem ağzından çıkarttı sikimi, ayaklandı. Kucağıma alıp duvara yasladım. Deli gibi yalıyordum dudaklarını, boynunu.
– Dur annen sesleniyor. Hem bugün seninim. Arabayla gidelim bir yere sabaha kadar sik beni. İstersen bir yer bul oraya gidelim.
Dudaklarımdan öptü, kucağımdan indi, kapıyı açtı çıktı gitti. Bende üzerimi giyinip aşağıya indim. Sofraya oturduğumuzla kalktığımız bir oldu. Dışarıda yiyecektik çünkü. Saat 7 olmak üzereydi;
– Hadi çıkalım.
Yengem yukarıya gidip makyajını tazeledi, giyindi geldi. Gözlerim yerinden çıkacak sandım. Mini bir etek, askılı bluz. Tüm vücut hatları meydandaydı.
– Abartılı olmamış mı?
– Yoo, daha açık giyinenler var.
– Haklısın, hem çok güzel olmuşsun hadi çıkalım.
Beline sarıldım. Çıktık evden. Arabama bindik;
– Ne yemek istersin?
– Benim ne yemek istediğim belli değil mi?
Elini sikime attı okşuyordu.
– Onu finalde yiyeceksin zaten. Önce karnımızı doyuralım, içip eğlenelim biraz.
– Pekii, balık yiyelim.
Lüks bir balık restoranına girdik yengemle. Oturduk balıklarımızı söyledik, yengem birde rakı söyledi yanına;
– Ağzının tadını biliyorsun rakı balık he?
– Yani, senin balığı yiyorum. Oradan anlamadın mı ağzımın tadının güzel olduğunu?
Gülüyordum. Yemeğimizi yedik, rakımızı içtik. Her zaman takıldığımız bara götürdüm yengemi. İçeriye girdik. Merve ve Nur’da oradaydı.
Merve;
– Aaa kuzey hoş geldin.
Yengemin elini sıktı merhaba dedi.
– Hoş buldum ne yapıyorsunuz kızlar?
– Hiç valla aynı takılmaca. Yanında ki güzel kim?
– Yengem.
Yengeme geçmiş olsun diledi, benim ondan çok bahsettiğimi her aradığında onları yalnız bırakıp eve yengemin yanına gittiğimi anlattılar. Yengem memnun olmuş yüzü gülüyordu. Nur’un kolundan çektim;
– Sakın bak parti falan kaçırmayın ağzınızdan.
– Ay sende kuzey Zeki’miyiz biz?
– Valla Zeki herkesten akıllı çıktı. Çocuk sınavda 2. Oldu
– Hadi be helal olsun
Kızlar ve yengemle masaya geçtik oturduk. İçkilerimizi içtik, dans ettik, yengem artık sarhoş olmak üzereydi. O içkisini eline alıyor, ben onun elinden yeter diye geri alıyorum. Ama o bırak artık zaman benim zamanım bu zamanı kutlayacam diye daha çok içiyordu. Karışmadım bol bol içki içti bana çok yakındı kızlar dik dik bize bakıyordu. Elini vücudumda gezdiriyor, ellerimi kalçalarına atıyordu dans ederken, kendinden geçiyordu. Saat epey ilerlemiş 12 olmak üzereydi. Yengem ayakta duramıyor, zor yürüyordu. Arabaya bindirecektim kusmak için kaldırıma geçti. Cep telefonumu çıkarttım Ferhat’ı arıyordum;
– Hele şükür açtın amına koyayım.
– Oğlum uyuyordum ya.
– Sizin yazlığın anahtarı lazım bana.
– Bu saatte?
– Tavuk gibi uyuyan sensin amk hadi size geliyorum uyan salla anahtarları.
– Gelme amk yazlığa git, kapıda saksı var. Onun içinde anahtarlar.
– Boş dimi yazlık?
– Boş amk hadi kapat uyuyacam.
– Zıbar amk.
Telefonu kapatıp cebime koydum. Yengeme sarılıp kaldırdım.
– Kalk hadi gidiyoruz.
Yengem sarhoş ağızla sayıklıyordu. Arabaya bindirdim Ferhat’ın yazlığına gittik. Yengemi arabadan indirdim boynuma sarıldı, yamuk yamuk yürüyordu. Merdivenlere oturttum yengemi. Saksıya baktım anahtar yoktu. Saksıyı kırdım. İçinden çıktı anahtar. Kapıyı açtım. Yengemi kucaklayıp soktum eve. Salonda koltuğun üstüne oturttum. Yengem şarkı söylüyor, sayıklıyordu. Gidip kapıyı kapattım. Işıkları açtım. Yengemin yanına oturdum.
Yengem yüzüme bakıyordu. Birden dudaklarımı öpmeye başladı;
– Sik hadi beni. Çok özledim o yarrağını.
Yengem dudaklarımı öperken, pantolonumun fermuarını açmaya çalışıyor, ama açamıyordu. Ona yardımcı oldum. Pantolonumu çıkarttım, boxerımdan sikimi çıkartıp eğildi, ağzına alıyordu. Bir süre yaladıktan sonra ayağa kalktı, üzerindeki mini eteği çıkarttı, dizinin üstüne kadar uzanan fileli çorapları ile kaldı. Askılısını ve sutyenini de çıkarttı. Kucağıma oturup memelerini ağzıma veriyordu;
– Yala hadi yengenin büyük memelerini, seviyorsun değil mi yengenin memelerini.
Şapur şupur emiyor, evet dercesine başımı sallıyordum. Kucağımda sikime amını sürtüyordu. Külotunu çıkarttı attı kenarıya. Eliyle sikimi tutup üstüne oturdu. İnliyor, memelerini ağzıma vermeye devam ediyordu. Kucağımda zıplatarak sikiyordum;
– Dayının gözleri önünde ne zaman sikeceksin bu amı?
– Ne zaman sikeyim?
– Yarın
– Hemen yarın mı?
– Evet, yarın sik amımı götümü dayının gözleri önünde.
– Sen iste bir tanem
– İstiyorum. Onun surat ifadesini görmek istiyorum sen beni sikerken
İyice zevkle zıplıyordu kucağımda, içine boşalmıştım. O şekilde sızdı kucağımda. Kucaklayıp yatak odasına götürdüm. Yatırdım yatağa, üstünü pile ile örttüm bende yanına kıvrılıp uyumuştum. Sabah telefonun sesiyle uyandım. Ferhat arıyordu;
– Kanka yazlıkta mısın?
– Evet.
– Bizim çocuklarla kafeye gidecez gelsene.
– Moruk sizinle işim var bizim eve gelsenize siz.
– Hayırdır ne işi?
– Gelin siz konuşuruz.
– Peki kardo.
Yengemi öperek uyandırdım;
– Hadi uyan. Bugün kocanın gözleri önünde sikeceğim seni.
Uyku sersemi konuşuyordu;
– Bugün mü?
– Evet, dün öyle dedin ya.
– Ha doğru. Ne yapacaksın ki?
– Düşünme sen hadi eve gidelim.
Boynuma sarıldı öpüyordu. Kucağıma alıp kaldırdım. Ayağa dinelttim. Bir posta daha siktikten sonra arabaya geçip eve gittik. Yengem odasına gitti, bende odamda duş aldım bahçede oturuyordum arkadaşlarım geldi. Bahçeye çektim. Biralarımızı açtık söze girdim;
– Beyler bugün bana lazımsınız. Dayıma bir ders verecez.
Ferhat;
– Anlamadım.
– Neyi anlamadın amk.
Zeki;
– Hişt playboy, dayını mı sikecez?
– Ahaha yok onun gibi bir şey ama
– Bugün de güzel geçecek desene
Mete;
– Dur bir Zeki. Kuzey nasıl yapacaz oğlum bunu.
– Baya gece dükkanı kapatıp eve gitmesini bekleyeceksiniz. Biz özge yengemle evde olacağız. Siz dayımı içeriye girdikten sonra güzelce sandalyeye bağlayacaksınız.
– Sonra?
– Sonra dışarıda bekleyeceksiniz.
– İçeride bekleseydik?
– Yok dışarıda.
Zeki Ferhat’ın yanına yaklaştı;
– Bak Zeki dedi dersin, bu dayısının götünü sikecek. Dayısının namusunu kirletecek.
Ferhat;
– Hani Özge yengenle aranda bir şey yoktu lan?
– Oğlum size ne bu kadar derine inmeyin yardım edecek misiniz? Etmeyecek misiniz? Onu söyleyin
– Ederiz amk
Mete;
– Aynen ederiz.
Zeki;
– Ben etmem.
– O niye lan?
– Güvenmiyorum oğlum sana, gözlerimi bağlarsın dayının kestaneyi de bana çizdirirsin sen.
– Güzel fikir aslında
Zeki ayaklandı;
– Ben gidiyom amına koyayım
Kolundan tuttum;
– Oğlum dur şaka yapıyorum. sen dışarıda bekçilik yap yeter.
– Hee tamam hacı gülle kaptım işi.
Akşam olmuştu. Çocuklarla hazırlanıp planı uygulamaya koyulduk. Dayım dükkanda yoktu. Evine gittik, ışıkları sönük, kapısı kilitliydi;
– Kaçmış yavşak.
Hemen Özge yengemi aradım;
– Kaçmış
– Kim?
– Dayım kim olacak.
– Hadi canım kaçmış mı?
– Dükkan boş, ev boş kilitli.
Tam telefonla konuşurken dayım evin arkasından çıkmış arkama geliyordu ben bunu fark etmedim. Bizim çocukların sesini duyuyordum sadece;
Ferhat;
– Kuzeey!
Mete;
– Kuzey!
Zeki bir hışımla üzerime koştu, yere yatırdı beni, telefonla konuşurken yere düşmüştüm. Tam düşerken bir silah sesi duydum. Ferhat ile Mete dayımın üzerine koşup yere yatırdı, dövüyorlardı. Ben olayın şaşkınlığı ile telefonu bıraktım elimden. Üstümde zeki yatıyor, üstüme sıcak bir şey akıyordu.
Zeki yüzüme bakıyor, baygın baygın bakıyor konuşmaya çalışıyordu;
– Kolla götü Kuzey’in oğlu.
Zeki bayılmıştı. Telaşla üzerimden kaldırıp yatırdım. Karnından vurulmuştu, kan geliyordu, çok fazla kan. Elim ayağım titriyor, ne yapacağımı bilmiyordum. Ferhat yanıma koştu Zekiyi tutuyor uyandırmaya çalışıyordu, Mete dayımı yere yatırmış tutuyor, telaşlı gözlerle bizi izliyordu. Ferhat ambulansı aradı, Zeki’nin yanından kalkıp dayımın yere düşürdüğü silahı yerden alıp kafasına dayadım. Tam tetiğe basacakken Ferhat üstüme atladı, silah havaya patlamıştı.
Ferhat;
– Ne yapıyorsun sen amına koyduğum? Hah ne yapıyorsun? Bu şerefsiz için katil mi olacaksın? Ver şunu! Kuzey! Ver dedim!
Silahı elimden alıp fırlattı karanlık bir yere. Ayağa kalktım Mete’nin elinden aldım. Çok pis gözüm dönmüştü Mete ile Ferhat Zekinin yanına koştu. Dayımı ellerim yarılana kadar yumrukladım, tekmeledim. Evin önünde duran sopayı alıp ambulans gelene kadar dövdüm. Bizim çocuklar Zeki’yi uyandırmaya çalışıyordu. Ambulans geldiğinde polisi ve bir ambulans daha istedi. Sopayı bırakıp Zekinin yanına koştum
– Zeki kardeşim uyan, Zeki! Yalvarırım aç koçum gözlerini Zeki! Zeki!
Ferhat ile Mete çömelmiş ağlıyorlardı. Ambulans görevlileri Zeki’nin kanını durdurmak için tampon yapıyor acele ambulansa bindirmeye çalışıyordu.
Ambulansın arkasından ZEKİ! Diye haykırıyordum. Ferhat ile Mete’nin kolundan tutup kaldırdım. Arabaya koştuk, direksiyona geçip son hızla gazladım. Ambulansın peşinden Zeki’nin peşinden gidiyorduk…
DEVAM EDECEK…
.
Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32