Köyümüzün Amcıkları! (1. B&amp

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Amateur

Köyümüzün Amcıkları! (1. B&amp
(ALINTI)
Köyümüzün Amcıkları! (1. Bölüm)

O haftasonu annem, bir akrabamızın düğünü için köye gideceğimizi söylediğinde, canım sıkılmıştı. Gel sen şimdi İzmir de üniversitede okuyan mini etekli kızları bırak ve köye düğüne git. Oldu mu şimdi bu? Babam da ısrar edince mecbur kaldım onlarla köye gitmeye. Köyde sıkılıyordum. Uzun yıllar önce (Anadolunun bir köyünden) İzmir e taşınmış olsak ta, bizim köydeki evimiz halen dayalı döşeli durur. Tatillerde köye gidilir, bir iki hafta kalınır, eş dost akraba ziyareti yapılır ve tekrar İzmir e dönülür. Hele yaz tatilini köyde geçirmek benim için işkenceydi.

Dedemin beli kuvvetliymiş. Tam 11 tane halam ve 2 tane de amcam var. Bunlar yaşayanlar, 3 tanesi de doğumdan hemen sonra ölmüş. Ayrıca, ismini bile bilmediğim, hatırlamadığım okadar çok akrabamız var ki köyde, kimin düğünü olduğunu bile sorma gereği hissetmedim. Köye vardık. Evimize yerleştik, eşyaları örten beyaz örtüleri topladık. Elektriği sigortadan, suyu vanadan açtık. Komşularla, akrabalarla hoş beş falan. Akşama düğün evine gidildi. Düğünevi çok kalabalık, mahşer günü gibi. Sanki tüm köy orda. Davul zurna çalıyor, yemekler yeniyor, içkiler içiliyor, tabancalar tüfekler atılıyor. Kadınlar erkekler haremlik selamlık gibi. Etrafta çekirge sürüsü gibi çoluk çocuk koşuşturuyor, bağırıp çağırıyorlar. Ben sevmem kalabalığı. Daral gelir bana. Benim aklım fikrim, flört edilecek kız var mı? Daha doğrusu sikilecek kız var mı?

Etrafa şöyle bir bakıyorum, yetişkin kızların çoğu nişanlı, yada evli. Başlarını örtmelerinden ve kollarındaki bileziklerden belli oluyor bu. Ayrıca etrafta dolanan birkaç palazlanmış kız var, 16-17 yaş gurubunda. O kızlardan birtanesi beni kesiyor sürekli, fırsat buldukça gülümsüyor bana. Sürekli mutfağa girip çıkıyor elinde tepsiyle, boş bardakları falan topluyor masamızdan. Benimle kesişmek için yapıyor bunları. Alıcı gözle bakıyorum kıza, güzel bir kız. İzmir de olsaydı, kesin sikerdim bunu diye geçiriyorum içimden. Ama köy yerinde imkansız gibi geliyor bu iş bana. Üstelik daha kızın kim olduğunu bile bilmiyorum.

Sigara içmek için kalkıyorum, bahçe duvarının dışına çıkıyorum. Etrafta koşuşturan çocuklardan birini çağırıp, uzaktan o kızı gösteriyorum, kzın kim olduğunu soruyorum. Kim olduğunu öğrenince de şaşırıyorum. Kesiştiğim kız, Kadriye halamın kızı Fidan imiş. Fidan. En son taa bilmem kaç sene önce çocukken görmüştüm, Sümüklü Fidan derdi herkes ona. Onlar da seneler önce köyden (ismini hatırlamadığım) bir şehire taşınmışlardı. Fidan şimdi, ismine yakışır bir kız olmuştu, fidan gibiydi. Sigaramı içerken, (Halamın kızı falan, ama ne sikilir!) diye düşündüm. İlik gibi olmuştu. Ben bunları düşünürken, Fidan, yanında iri yarı, 20 li yaşlarda bir genç kızla birlikte yanımda bitiverdi.

Selamlaşıp tokalaşırken, yanındaki kızın kim olduğunu çıkarmaya çalışıyordum ki, Fidan, Biz de Zeynep ablayla birer sigara içelim dedik, sigaran var dimi? diyerek farkında olmadan hatırlatmıştı. (Zeynep de Şehriban halamın kızıydı. Zeynebi de bilmem kaç yıldır görmemiştim. İri yarı bir genç kız olmuştu. Memeleri resmen kafam kadar olmuş, beyaz gömleğinin düğmelerini patlatcak gibi duruyordu. Fidan ın açık saçlarının aksine, Zeynep başını parlak pullarla nakışlı bir tülbentle bağlamıştı. Kolunda da 8-10 tane burma bilezik vardı. Geçen sene final sınavım olduğu için, Zeynebin nişanına gitmemiştim. Zaten sınavım olmasa da gitmek istemezdim. Annemlerden duyduğum kadarıyla, Kuşadası ndan bir otelciyle nişanlanmıştı.)

Birer sigara verdim bunlara. Sigaralarını yaktım. Onlar da benim gibi ailelerinden gizli içiyorlardı sigarayı. Ama tiryaki değillerdi, sigaraları acemice tutuşlarından belliydi. Fidan bir iki fırt çektikten sonra, Ohh, sigara iyi geldi valla, sabahtan beri ilk sigaramız! Ahh, şimdi yanında bir de buz gibi bir bira olacaktı ki… dedi. Ben hemen atıldım, Hadi ozaman bizim eve gidelim, ben bakkaldan bira alırım! dedim. Fidan hemen, Ayy süper olur, hadi gidelim! derken, Zeynep, Gitmeyelim ya, bir gören falan olursa köylünün diline düşerim, biliyorsun ben nişanlıyım… dedi. Ama Fidan ın ısrarlarına boyun eğmek zorunda kaldı. Fidan hemen halamı aradı, Anne, Zeynep ablayla birlikte Zeynep ablalara kadar gidip geleceğiz! dedi. Bizim evin anahtarını verdim bunlara, önden gitsinler diye. Ben de bir koşu bakkala varıp, 3 şişe bira aldım, eve gittim.

İkisi de koridorda dikiliyordu. Salona geçtik. TV nin karşısındaki üçlü koltuğu gösterip, Otursanıza! dedim. TV de bir müzik kanalı buldum. Biraların kapaklarını açıp verdim ellerine. Birer de sigara yaktık. Azıcık yer açın da, köyün en güzel iki kızının arasına oturayım! dedim. Bu isteğim Zeynebin pek hoşuna gitmemişti galiba. Ama Fidan gülümseyerek hemen kenara kayıp bana yer açtı. İkisinin arasına oturdum. Elimizde biralar, sigaralar, TV de müzik klipleri izliyoruz. Fidan ın neşesi yerinde, fakat Zeynep huzursuz biraz.

Sigaralarımız bitince, biramı da iki dikişte bitirip, şişeyi sehpaya koydum ve geriye yaslandım, bir kolumu Zeynebin omzuna, diğerini de Fidan ın omzuna koydum, ikisini de kendime doğru çektim. Fidan hemen kolumun altına sokulurken, Zeynep yavaşça elimi tutup indirdi omzundan. Bu hareketi yaparken Fidan a çaktırmak istemiyordu, sanıyordu ki ben sadece kendisinin omzuna attım elimi. Oysa o anda diğer elim çoktan Fidan ın omzundan koltuk altına inmiş ve ordan da tişörtünün üstünden göğsünü okşamakla meşguldü bile. Fidan da, Ayy bu şarkı çok güzel… Bundan önceki klibinde saçlarını kızıla boyamıştı… gibisinden Zeynebin dikkatini TV ye çekmek için öylesine konuşup duruyordu. Ama Zeynep adeta heykel gibi oturuyor ve elindeki birasını bile içmiyordu. Belli ki, deminki hareketimden rahatsız olmuştu.

Bu arada Fidan ın tişörtünün üstünden göğsünü okşayan elimi tişörtünün altından içeriye soktum. Şimdi elim çıplak teninde geziniyordu. Göbek çevresini, bazen de sütyeninin etrafını okşuyordum. Yarağım da sertleşmiş, pantolonumun önünü kabartmıştı. Halalarımın kızları arasında olmam beni iyice azdırmıştı. Gerçi Zeynep pas vermemişti, hatta olumsuz tepki vermişti de denebilirdi. Ama o anda nedense, ikisine karşı da içimde tarif edemediğim bir arzu vardı. Hep iki kızla seks yapmak süslemiştir fantazilerimi. Bu yüzden birdaha denemeye karar verdim. Bu sefer sol elimi Zeynebin omzuna değil de, direkt kolunun altından sokup, o kafam gibi memesini avuçladım. Yine nazikçe elimi tutup memesinden çekti. Zeynebin, bu ikinci girişimimi de savuşturması canımı sıkmıştı. Ama yüzsüzlüğüm tuttu, birkaç saniye sonra aynı hareketi tekrarladım…

Zeynep bu sefer elimi sertçe tutup memesinden uzaklaştırdı ve kulağıma, Böyle birşey yapmaya utanmıyormusun sen? Ben senin halanın kızıyım! Üstelik nişanlı olduğumu da biliyorsun! diye fısıldadı. O an anladım ki, Zeynep, benim Fidan ı da aynı anda okşadığımı bilmiyordu. Zeynebin bu soğuk tavrına karşın ben de elimi çektim ve yalnızca Fidan la ilgilenmeye karar verdim, eldeki tek kuş, daldaki iki kuştan daha iyidir diye düşünerek. Az sonra da Fidan a, Gelsene sen benle bir dakika! dedim ve ayağa kalktım. Fidan gözlerime (Niye?) diye sorarcasına bakıp ayağa kalkınca, birşey demeden elinden tutup odama götürdüm. Zeynep oturduğu yerde sap gibi kalakalmıştı öylece.

Odama girince kapıyı kilitledim ve Fidan ın dudaklarına yapıştım. Birbirimizin dudaklarını kemirircesine öpüşüyorduk. Bir elimi beline dolamıştım, diğer elim kot pantolonunun üzerinden o biçimli götünü avuçlayıp, yoğuruyordu. Biraz daha öpüşüp, Fidan ı yavaşça yatağıma uzattım ve pantolonun düğmesini açıp, fermuarını indirdim, pantolonunu dizlerine kadar sıyırdım. Fidan korku ve telaşla, Ne yapacaksın? Ben bakireyim! dedi. Birşey yapmayacağım, amını biraz öpüp koklayacağım! dedim ve yüzümü külodunun üzerinden amına yapıştırdım. Terlemiş am kokusunu içime çektim. Külodun üzerinden öptüm biraz amını. Yalamak istiyordum, ama külodu engel oluyordu.

Tüm itirazına rağmen külodunu da indirdim aşağıya. Amı hafif kıllıydı. Islak dilimi küçücük pembe am dudaklarına değdirdiğimde irkildi. Amını yalamaya başladığımda, Fidan gözlerini kapamış, dudaklarını ısrarak, kafasını sağa sola savuruyordu. Evet hiç şüphesiz, bizim bakire hala kızının amı ilk defa yalanıyordu. Ben de amını deli gibi yalıyordum. Dilimi amının deliğine sokup çıkarıyordum, am dudaklarını dudaklarımın arasına hapsedip sündürüyordum, klitorisini dilliyordum. Ağzıma amının zevk sıvısı gelmeye başlamıştı bile. Klitorisini parmağımla uyarıp, aynı zamanda da amını yalamayı hızlandırdım. Fidan kasılmaya başlamıştı. Ellerini şimdi saçlarıma geçirmiş, kafamı amına bastırıyor ve kısık sesle inliyordu. Az sonra kasılması titremeye dönüştü ve sarsıla sarsıla orgazm oldu, boşaldı. Amının suları, ağzıma yüzüme bulaşmıştı.

Yalamayı bırakıp sakinleşmesini bekledim. Birkaç saniye sonra beni yukarı çekerek dudaklarımı öpmeye başladı. Fidan boşalmıştı, ama benim durumum berbattı. Yarağım öyle bir zonkluyordu ki, böyle giderse küloduma boşalacaktım. Dudaklarımı dudaklarından kurtarıp ayağa kalktım. Fidan in meraklı bakışları eşliğinde bir çırpıda pantolonumu ve boxerımı indirdim dizime kadar. Fidan yine telaşlandı, Ne yapacaksın? diyerek hemen külodunu çekti yukarı, amını kapadı. Korkma, kızlığına bir zarar vermeyeceğim, arkanı dön! dedim. Büyümüş gözlerle, Arkadan mı yapacaksın? diye sordu busefer, yine telaşla. Sen dön arkanı, birşey yapmayacağım, götüne sürteceğim sadece! diyerek bunu zorla yüzüstü dönderdim.

Sonra da belinden tutup yatağın kenarına kadar çektim. Domalmış gibi yüzüstü yatıyordu şimdi, ayakları yere değiyordu. Pantolonu halen dizlerindeydi. Külodunun arkasını sıyrıdım aşağı, bembeyaz göt yanaklarını serbest kaldı. Yarağımı göt yanaklarının arasına yerleştirip, üzerine uzandım. Sikiyormuşum gibi, göt yanakları arasında yukarı aşağı kayıyordum. Amacım sürtünerek boşalmaktı. Ama son anda fikir değiştirip doğruldum, yarağımın başını göt deliğine denk getirip biraz yüklendim. Bastırıyordum, fakat giremiyordum daracık götüne. Girmeyim diye kendisini kasıyordu. Azıcık girer gibi olunca da çırpınmaya başlıyordu. Elimi uzatıp ağzını kapadım ve olanca gücümle yüklendim götüne. Şimdi olmuştu. Ama yarağım götüne girince, Fidan duyduğu acıdan elimi ısırdı.

Elimi ısırsa da, çırpınsa da, artık geri dönüş yoktu. Yarağım götüne girmişken sikmeden bırakmayacaktım Fidan ın götünü. Tüm çırpınışlarına rağmen götünde gidip gelmeye başladım. Elimi ağzından çekmeden. Elimi çeksem, biliyordum kesin bağıracaktı. Daracık götü sımsıcaktı, yarağımı mengene gibi kıstırıyordu. Götüne sokup çıkarırken yarağım da acıyordu, yüzlerce iğne batırılmış gibi. Buna rağmen birkaç kez çok seri şekilde pompaladım ve fazla dayanamadım, götünün içine boşaldım, oluk oluk. Müthiş rahatlamıştım boşalınca. Elim halen ağzını kapatıyordu, bağırmasın diye.

Elimi tekrar ısırınca, elimi çektim ağzından. Hemen bağırmaya başladı, Hani birşey yapmayacaktın! Kalk üstümden! diye. Anında ağzını tekrar kapadım elimle ve Tamam, kalkıyorum, bağırma! dedim. Yarağımı götünden çıkarırken de acı duyacaktı büyük bir olasılıkla. Ağzını sımsıkı tutarak yarağımı çektim, çıkardım götünden. Ağzı kapalı olduğu için anlaşılmaz sesler çıkarıyordu. Eğildim, yanağına bir öpücük kondurdum ve Seni seviyorum! dedim. O sırada Zeynep kapının kolunu birkaç kere yokladı, kilitli olduğunu anlayınca da kapıya sertçe vurmaya başladı. Zeynep kapıyı açmak için zorlarken, biryandan da, Açın kapıyı! Napıyorsunuz içerde? Fidan, iyimisin? Harun aç kapıyı! diye bağırıyordu…

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Moskova Anısı_1

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Babes

Moskova Anısı_1
Geçen sene ilk bahardı. Bir iş görüşmesi için Moskova’ya gitmemiz gerekiyordu. Nurseli de bizim firmada mimar olarak çalışıyordu. Görüşmeye müdür bey, ben ve Nurseli gelecekti.
Aramızda pek yaş farkı yoktu. Ondan hoşlanıyordum ama bir türlü cesaretimi toplayıp da hislerimi açamıyordum ona. Çünkü aramızdaki arkadaşlığın bozulmasından korkuyordum. Nurseli kısa boylu hafif balıketli bir hatun ve yaz aylarında kolları açıkta bırakan gömlekler giymeyi severdi. Sürekli sıcaktan bunalıp saçlarını toplardı ve o güzel ve pürüzsüz koltuklatı bütün gün gözümün önünde olurdu. Düzenli de bir seks hayatım yoktu. Bu nedenle o koltukaltını hatırlayıp çok otuzbir çektiğim olmuştur. Çoğu zaman da etek giyer ve bacak bacak üstüne atarak çov yapardı. Onu tanımasam tam bir kaşar diyeceğim, o derece.
Benim seks hayatım yaptığım yurtdışı gezilerde yaptığım sikişlerle sınırlı. En son da geçen sene Amsterdam’da Red Light’da sikişmiştim. Açıkçası iyice doldum diye düşünürken müdür bey geldi ve Nurseli ile bana hazırlanın iki gün sonra Moskova’ya gidiyoruz dedi. Başka bir şey isteyemezdim keyfimin yerine gelmesi için. Hemen hazırlıklara başladım uçağımız gece saatindeydi. Eve gidince hemen sikimin etrafını traşladım ve marketten prezervatifleri aldım.
İki saat önce havalimanında buluştuk. Nurseli bir eşofman giymişti ve yine üzerinde kolsuz bir t-shirt ve yağmurluk vardı. Uçağa bindikten sonra yağmurluğu çıkarıp yukarıda kabine atarken yine o müthiş koltuklatı ve parfüm kokusu beni bende aldı. İçten içe boşver diyordum kendime gidince otelde kimbililr neler görecektim.
Otele yerleştik gece saat gece 2 civarı idi. Bana ve Nurseli’ye yanyana iki oda verdiler. Müdür beye üst kata bir oda verdiler. Resepsiyonda kayıt yaptırırken lobbydeki orospulara bi göz attım. Kafamdan yarın gece birini almak için plan yaptım. Ertesi gün çok sıkıcı bir iş günüden sonra akşam 8 gibi otele geldik. Akşam Moskova caddelerinde biraz dolaştık ve otele geri döndük. Dün gecenin de yorugunluğu ile müdür bey ve Nurseli odalarına çekildiler. Ben de planımı belli etmemek için odama çıktık. 10 dk sonra lobbye inemeye karar verdim. Aklımda da sürekli eğer beni görürler ise ne derdim…neyse dedim, hızlı adımlarla lobbyye indim. Saat 11e geliyordu. Dün görüp beğendiğim hatun gerçekten de orospuysmuş. Hemen yanına gidip konuştum. Saati 100 dolar ekstra birşeyler istersem de pazarlık ederiz dedi. Tamam dedim. Yukarı çıkarken sohbet ettik biraz (ingilizce konuşabiliyordu.) adı Maria’ymış. Tam benim istediğim tarz vucuda sahipti. Nurseli’den bile güzeldi…Benim boylarımda iri göğüslü balıketli bir hatun. Giydiği kot pantolon dardı ve amı belli oluyordu. Amını işaret ederek “çok davetkar” dedim. “Erkekler bunu seviyor” dedi. Daha asansörde sikim kalkmaya başlamıştı. Ya Nurseli görürse koridorda diye korkuyordum.
Neyse ki hiçkimseyi görmeden odama geldik. Içeri girince azgınlığımdan çıkartıp 200 dolar verdim. İlk 100 seni sikmek için ikincisi ne istersem yapman için dedim. Zevkle kabul etti. Hemen soyunmaya başladık. Çırılçıplak kaldık ve hemen dudaklarına yumuldum. O da aynı istekle karşılık veriyordu. Ya hoşuna gitti ya da verdiğim paranın karşılığıydı. Sikim kazık gibi oldu hemen, bir süre memelerini yaladım ayakta. Kollarını kaldırarak öperek koltukaltını öpmek istedim gıdıklandığı için geri çekti kendini ve güldü. Ne yapıyorsun dedi. Öpmek istiyorum dedim. Şahane bir duyguydu, sanki Nurseli’nin koltukaltını öpüyordum. Bir süre de böyle keyif yaptıktan sonra sikimi ağzına verdim. Yine her zamanki gibi çok geçmeden kendimi tutamayarak boşaldım. Boşalırken ağzından çıkarttım ve memelerine boşaldım.
O banyoda temizlendikten sonra geldi hemen. Ben de yatağa sırt üstü uzandım. Yine kısa bir sakso çekti ve sikim kazık gibi oldu. Hemen onu sırtüstü yatırıp amını yalamaya başladım. Hayatımda böylesine güzel bir am yalamamıştım. Ne kadar sürdü bilmiyorum ama iki üç defa boşaldı. Sonra vakti geldi dedi ve ben de çantamdan bir tane prezervatif çıkartıp taktım. Sonra onu altıma alıp yavaş yavaş sikimi içine soktum. Amı yanıyordu. İyice sulandığı için rahatça girip çıktıkça şap şap ses çıkıyordu. Boşalacak gibi olunca boynuna iyice sarılıp pompalamaya başladım. Sesli bir şekilde ohlamaya ve zaman zaman çığlık atmaya başladı. İlk postayı bu pozisyonda sarsıla sarsıla içine boşaldım. Bir süre öyle kalıp içinden çıkıp prezervatifi çöpe attım. Öylece biraz uzanıp sohbet ettik. Ona Nurseli’den bahsettim. Bi 10 dk sonra bir de onu domaltıp sikmek istediğimi söyledim kabul etti. Yine bir sakso çekti sonra yine çantamdan bir prezervatif alıp taktım. Önümde domalınca götünün güzelliği daha net artaya çıktı. Resmen bir aygır gibi girdim içine. Canı yandı sanırım, sesli bir şekilde bağırdı. Sonra hızla şap şap girip çıkmaya başladım. Çok keyif alıyordum. Bir süre sonra büyük bir hışımla boşaldım o sırada o da boşaldı. Üstüne yığılıp kaldım. Dinlendikten sonra Maria duşa girdi. Bende uzandım biraz. Saate baktım gece 1e geliyordu. Maria duştan çıktı bir iki fotoğraf çektik anı kalması için sonra öpüştük ve gitti. Keyifli bir duş alıp hemen yattım. İki günün yorgunluğu ile uyuyakalmışım.
Sabaha kahvaltı için 7ye sözleşmiştik ve ben doğal olarak geç kaldım. Müdür biraz surat yaptı ama Nurseli hınzır bir şekilde dün gece uyuyamadım herhalde dedi. Ben de kuru bir şekilde yerimi yadırgadım herhalde dedim. Ama aklıma da gelmiyor değil acaba bizi duymuş olabilir miydi diye.
Yine gün sıkıcıdan da sıkıcı geçti ve akşam oldu. Müdür zorla dışarıda bir restoranda yemek yiyelim diye tutturdu. Otele geçip üstümüzü değiştirip dışarı çıktık. Nurseli de ortama uyup oldukça kısa bir etek giyip gelmişti. Bacaklarına bakmadan edemiyorum. Restorana gidince bir ara müdür bey tuvalete gitti ve Nurseli ile başbaşa kaldık. Çapraz oturduğumuz için bacak bacak üstüne attığı için etek kalçalarına kadar açılmıştı. Bakıp tahrik oluyordum. Dün gece baya gürültü vardı otelde sanki dedi. Birden söyleyince ateş bastı beni. Ben de bilmem yorgunluktan hiçbirşey duymadım dedim. Yine sabahki hınzır gülümseme vardı. Yemekten sonra yine biraz etrafta dolaşıp 9 gibi otele geldik.
Otele gelince yine gözüm Maria’yı aradı. Barın önünde gördüm onu. Gözgöze gelince diğerlerine ben bir şişe su alıp çıkıcam odaya dedim. Onlar da çıktı odalarına. Maria’nın yanına gidip yine şikişelim mi dedim gülerek. O da tamam dedi ama bana bir yarım saat ver odama geleyim dedi. Tamam dedim su alıp odama çıktım. Yarım saat sonra kapım çaldı. Ben duş aldığım için altıma bir havlu bağlayıp kapıyı açtım. Maria’yı beklediğim için Nurseli’yi görünce kısa bir süre kalakaldım. “Aşağı inmeye üşeniyorum da sende fazla varsa bir şişe su alabilir miyim?, minibar çok pahalı dedi.”. Bir de baya sarhoştu, ne ara bu kadar içip sarhoş olmuştu anlayamadım. Pat diye kapıyı iterek içeri daldı. Altımda küçük bir havlu ile karşısındaydım. Utansam da hoşuma gitti çünkü yarı çıplak karşısındaydım. O da şaşkınlıkla kaldı öyle. Bunun üzerine kapıda Maria belirdi. İşte dedim, bugüne kadar kurduğum herşey yıkılmak üzere diye düşündüm. Nurseli elimden kayıp gidecekti, eğer müdüre şikayet eder ise belki de işimden de olacaktım. O anda Maria gülüp kapıdan çıkmak isteyen Nurseli’yi tutu ve gel içeri belki arkadaş oluruz dedi yumuşak bir ses tonuyla. Kısa bir şoktan sonra ayakta bile durmakta zorlanan Nurseli tamam dedi. Bir süre sohbetten sonra. Maria “seni eğlendirmek istiyorum” dedi Nurseli’ye. Ne oluyor dememe kalmadan altımdan havluyu çekip sikimi ağzına aldı. Nurseli karşıda koltukta oturuyordu ve gözleri faltaşı gibi açımış ve benim sikime bakıyordu. Artık ok yaydan çıkmıştı. Yatağa sırtüstü uzandım ve Maria taşaklarıma yumuldu. Bir ara Nurseli’ye baktım artık şaşkınlığı atmış keyif bile almaya başladığını görüyordum.
Sikim iyice kalktıktan sonra Maria yı kucağıma oturttum. Kısa sürede hızla oturup kalkmaya başladı. Ayaklarını yatağa basıp götünü hızla kalçama vurmaya başladı. Yine şaap şaap sesler çıkmaya başladı. O anda Nurseli “Dün gece ki sesler de buydu işte” dedi gülerek. Ben de “dün yine bu orospu ile birlikteydim” dedim. Bu pozisyondan da sonra Maria üstümde dönerek yüzünü Nurseli’ye döndü. Yine zıplamaya başladı. Böylece bir yarım saat kadar sikiştik. Artık finale yakın boşalıyorum dedim. Maria bunu duyunca kalktı ve ağzıma ver dedi. Hemen dizlerinin üzerine doğruldum. Karşımda Nurseli vardı ve Maria ağzına almak yerine yanımda dizlerinin üzerinde kolunu boynuma dolayıp bana otuzbir çektirtti. Nurseli ile gözgöze gelince gergin bir şekilde basınçla boşalmaya başladım. Öylesine bir kayif aldım ki yatağa Maria ile sırtüstü yığılıp kaldık. Kollarımın üzerine doğrulduğumda Nurseli’iyi göremedim. Banyodaydı. Gidip baktım ağzını ve boynunu yıkıyordu. Spermlerin yüzüne ve boyununa gelmiş. İğrençti dedi ve hızla çıkıp gitti. Bizde Maria ile birlikte duş aldık. Beni çok mutlu ettiğini söyledim. Bunun bedeli olarak 100 dolar istedi ben de verdim.
Bundan sonraki gün sabah kahvaltıda Nurseli benimle hiç konuşmadı. Yine sıkıcı bir günün ardından otele geldik ve gece uçağı için hazırladık. Lobbyde beklerken Maria’ya baktım ama göremedim. Gece yol boyunca da zorda kalmadıkça Nurseli benimle hiç konuşmadı.

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Resmen Yarak Hastası Oldum! (3)

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Amateur

Resmen Yarak Hastası Oldum! (3)
Hamit abiyle ilgili hayallerim suya düşmüştü. Beni basit bir orospu gibi görüyordu. Ya birilerine bundan bahsederse, adım çıkardı, kimsenin yüzüne bakamazdım. Ya sürekli ister ve beni zorlarsa, ona nasıl davranmam gerektiğini bilemiyordum. Ters davranırsam herkese anlatmakla tehdit edebilirdi, hatta belki de anlatmıştı bile. Ahh ahh, bir anlık mesele ne boyutlara gelmişti. İçimdeki sikilme isteği bana neler yaptırmıştı. Önceden de benzer duygular hissediyordum ama bastırıyordum, otobüste ulu orta sikilmem duvarımı yıkmıştı. Artık arzularıma engel olamıyordum. Düşünmek bana birşey kazandırmayacaktı, olayların akışına göre tavrımı belirleyecektim…

Sikişmemizi takip eden birkaç gün hiç karşılaşmadım Hamit abiyle. Bu durum beni biraz rahatlamıştı. Ama içimdeki sikilme isteği rahat bırakmıyordu beni. Yine de kararlıydım, Hamit abiye gitmeyecektim. Ne yapabilirim derken, otobüs aklıma geldi. Zaten her şey orda olmamış mıydı? Acaba yine o gençlere denk gelirmiyim düşüncesiyle, iş çıkışında biraz oyalandım ve aynı saatte, aynı durakta otobüsün gelmesini bekledim. Ve beklediğim otobüs geldi, sıkış tepiş otobüse bindim. Arka taraflara ilerlemek istiyorum, ama ne mümkün, adım atacak yer yok. Tutunacak yer aradım, ama düşmek istesen bile düşme şansın yok. Birkaç durak sonra biraz daha sürüklendik ve sıkıştık…

Bir müddet sonra arkamda bir kıpırdanma oldu. Biri arkamdan abanıyordu. Nasıl biri olduğunu merak ediyordum, ama arkamı dönersem ürker diye bakamıyordum. Ben kıpırdamadıkça sikinin kabarıklığını tam götüme hizalamaya çalıştı. Ben de kendimi geri doğru iterek ona yardımcı oldum. Burası otobüsün orta yeriydi, önceki gibi ileri gidebileceğimiz bir durum olmazdı, ama hiç yoktan iyi idi, en azından sürtünerek de olsa o heyecanı yaşayabilirdim…

Arkamdaki bana abandıkça, ben de ister istemez önümde koltukta oturan adamın koluna baskı yapmaya başlamıştım. Kasıklarım adamın dirseğine değiyordu. Arkamdaki sikini tam götüme hizalamış elbisemin üstünden git gel yaparak sanki beni sikiyordu. Amım iyice ıslanmıştı, kendimi olaya kaptırdım. Bu ritmik hareketlerimizden ve benim kıvranmalarımdan olacak önümdeki adam birşeyler fark etmişti. O da kolunu hareket ettirmeye ve dirseğiyle amıma baskı yapmaya başladı. Ohhh, arkalı önlü uyarılıyor, zevkten kuduruyordum. Sonunda dizlerim çözüldü ve titreyerek orgazm oldum…

Bu arada arkamdaki de iyice yapıştı götüme, sanırım o da boşalacaktı. Ve bir süre sonra götüme sürtünmeyi bıraktı, boşalmıştı galiba. Ama önümdeki adam amıma baskı yapmaya devam ediyor, dirseğiyle klitorisimin üzerinde belli belirsiz daireler çiziyordu. Biraz önce orgazm olduğum halde inanılmaz şekilde uyarılıyordum. Çok geçmeden tekrar orgazm oldum. Otobüs durakta durunca adam dirseğini çekti ve bana bakıp gülümsedi. Ben de adama minnet dolu gözlerle bakıp kapıya ilerledim ve kendimi dışarı attım. Bir an bekledim, peşimden inmişler mi diye, ama kimse yanaşmadı yanıma. Heyecandan ölebilirdim, durakta biraz oturup bacaklarıma derman gelmesini bekledim. Sonra eve doğru yola koyuldum…

Binaya vardığımda ortalıkta kimse görünmüyordu. Ama ben asansöre biner binmez Hamit abi içeri süzüldü ve en son katın düğmesine bastı. Ben de uzanıp kendi katıma basacaktım ki, elimden tuttuğu gibi belime sarıldı ve Özledim seni Elif im! dedi. Normalde yüz vermeyecektim, öyle karar vermiştim, ama Elif im demesi beni yumuşattı. Tekrar, Çok özledim seni! diyerek dudaklarıma yumuldu. Bir an kararsız kaldıktan sonra ben de karşılık vermeye başladım. Asansörde yaptığım fanteziler gerçek oluyordu, ıslanmıştım. Benim tava geldiğimi anlayınca bizim katın düğmesine bastı, eve gelip rahat rahat sikecekti beni…

Ben kapıyı açmaya çalışırken arkamdan yapıştı, sikini götüme bastırıyordu. Neyse ki kimse görmeden içeri girdik. Kapıyı kapatır kapatmaz tekrar dudaklarımız birleşti. Uzun bir süre kapının arkasında ayakta seviştik. Dudaklarımdan boynuma geçti. Kulak memelerimi emiyordu. Bir taraftan da eteğimi yukarı çekmiş altından külotumun içine ellerimi sokmuş vaziyette kalçalarımı yoğuruyordu. Ben birşey yapamıyordum, sadece boynuna sarılmıştım. Biraz geri ittim ve hızlıca gömleğinin önünü açtım, göğsünü okşayıp, öpmeye başladım. Yavaşça göğsünden aşağı indim ve önünde diz çöktüm. Bir çırpıda kemerini çözüp külodunu aşağı indirerek sikini serbest bıraktım. Ve başladım emmeye, ama ne emmek! Taşakları çeneme değecek kadar tamamını ağzıma alıyordum. O da sanki daha ileri sokabilecekmiş gibi başımı tutmuş kasıklarına bastırıyordu…

Nefessiz kalacak gibi oldukça geri çekiyorum kendimi. Biraz sonra bir ritim tutturduk ve ağzımda gidip gelmeye başladı. O ağzımı sikerken, ben de taşaklarını okşayarak onun zevkini arttırmaya çalışıyordum. Vay orospu vay, sen bu işi iyi biliyon, bitirdin beni! diyordu. Bana küfretmesi normalde değil ama seks esnasında acayip tahrik ediciydi. Birden başımı sıkıca bastırdı kasıklarına, geri çekemiyordum kendimi. O anda kasılarak boşalmaya başladı. Ağzımın içi döl dolmuştu, bir kısmını da yuttum. İlk defa döl yutuyordum, ama iğrenmedim. Rahatladıktan sonra ellerini gevşetti, ben de lavaboya gidip ağzımı güzelce yıkadım. Lavabodan çıktığımda Hamit abi salondaki kanepeye sere serpe oturmuştu.

Sikini tekrar uyandırıp kendimi siktirmeliydim. Karşısına geçip, striptiz yapar gibi yavaşça gömleğimin düğmelerini çözdüm, sutyenimi çıkarıp memelerimle oynamaya başladım. Bu arada memelerim de hatırı sayılır büyüklüktedir, 93 cm. İnternette görmüştüm, memelerimi ellerimle yandan birbirine sıkıştırıyor, sonra ağzıma götürerek uçlarını emiyordum. Hamit abinin siki yavaş yavaş hareketleniyordu. Sonra eteğime el attım, arkadan fermuarını açıp kalçalarımı kıvırmaya başladım, elimle biraz aşağı itince kendiliğinden aşağı düştü eteğim. Hamit abiye yanaştım ve önüne diz çöktüm. Sikini elimle biraz sıvazladıktan sonra memelerimin arasına aldım ve sürtmeye başladım. Siki iyice sertleşmişti…

Kendimi yukarı çekerek göğsünü öpmeye başladım, kalçamı da sikine hizalayıp sürtmeye başladım. O da hareketlendi ve kalçalarımı yoğurmaya başladı. Ve bir müddet sonra beni kaldırdı, külotumu çıkarıp beni domalttı. Arkama geçti, zaten sırılsıklam olmuş amıma bir çırpıda girdi. Ve başladı pompalamaya, ben de inlemeye tabii. Bir müddet sonra hızlandı ve zevke geldikçe de küfür ediyordu, Amına koyacağım senin orospu! diyordu ama zaten koyuyordu. Seni yarrağa doyuracağım, tiryakisi olacaksın bu yarrağın, benim orospum olacaksın! diyordu. Müthiş tahrik olmuştum, Sik beni erkeğim, orospun yap beni, geçir amıma! diye karşılık verip kendi elimle kalçama şaplak attım. İşareti alınca beni dövercesine kalçalarımı tokatlamaya başladı ki, Yeter! demek zorunda kaldım…

Dizleri üzerinde yoruldu sanırım, ayağa kaldırıp kanepenin yanından beni ayakta domaltıp ayakta sikmeye devam etti. Bir müddet sonra iyice hızlandı ve sikini amımdan çıkarıp beni kendine çevirdi. Getir şu memelerini orospu! deyip memelerimin üstüne boşalmaya başladı. O ikinciye boşalırken, ben zincirleme orgazmlar yaşamıştım. Hem otobüste iki kez orgazm olup boşalmış, hem de evde Hamit abiyle sikişmekten yorgun düşmüştüm. Kendimi kanepeye attım. O rehavetle gözlerim kapanmış, uyumuş kalmışım…

Yarım saat falan sonra uyandığımda Hamit abi yoktu, çoktan gitmişti. Banyoya girip küveti doldurdum ve kendimi sıcak suyun kollarına bıraktım. Yarın okula gitmeyip iş saatine kadar uyumaya karar verdim…

[Elif]

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Öğretmenim canım benim canım benim III

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Babes

Öğretmenim canım benim canım benim III
Neredeyse bir hafta daha böyle geçiyor. Günboyu whatsapp ile yazışıyoruz. İki gün sonra bir akşamüstü Ayşe’yi bir kat sikip gönderiyorum. Yina kulaklarımı sağır edercesine bağırarak boşalıyor. Geçen sefer kıçının acısından uyuyamadığını filan anlatıyor. Gece yarısına kadar Selma ile yazışıyoruz gene, karımı hiç aldatıp aldatmadığımı soruyor. Yalanın bini bende. Sevmediğim bir kadın ile seksi paylaşmam goy goyu. Sen niye sürdürüyorsun ilişkini soruma sayfalarca cevaplar yazıyor. Ana fikri beni sonrasında kim alır, nasıl tekrar anam babam ile yaşarım, yani o da aslında benim gibi kafada evliliğini bitirmiş sonucunu çıkartmam zor olmuyor. Hemen atağa çıkıyorum. Bu gece yanımda senin olmanı isterdim mesajıma cevap vermeden iyi geceler diyor. Maillerini karıştırmaya devam ettiğimden yarın kredi kartının ödemesinin son günü ve üç aydır asgari ödeme ile borcu şişiyor sadece. Sabah ilk iş müdüre Ankara eğitimine gideceklere biner lira yatırmasını söylüyorum.

Ertesi gün de akşam dokuzda başlayan yazışmamız yine gece on ikiye kadar sürüyor. O teşekkür ediyor harcırah parası için, ben hiç girmiyorum konuya, benim ne ilgim olabilir ki. Onun mutlu gülen gözlerinin bana en büyük teşekkür olduğunu filan yazıyorum. Bu gece onu seyrederek uyumak istediğimi söylüyorum. Yanakları kızarmış bir emoji gönderiyor. Her yerini kızartacağım senin. Sikim Selma’yı düşünmekten dikilmiş. Salonda dar taytı ile kıçını devirmiş TV seyreden karımı koltukta bir kat sikiyorum. Yine orama bakım yaptırdım sıkma, burama bir şey sürdürdüm emme gibi itirazlarına rağmen, karnını kasa kasa orgazm olmasını bekleyerek sert sert giriyorum amına. Doğum kontrol hapları diyetine uygun olmadığından ben de bir kaza ile bir çocuk sahibi olmak istemediğimden prezervatifli sikimi, bir iki dakika daha amına batırıp boşalıyorum.

Whatsapp flörtü yeterli değil. Cuma ik**en sonra öğle yemeğine davet ediyorum. Bir iki saat sessizlik bir iki saat ırın kırın etme sonucu kabul ediyor. Şehir dışına doğru bir açık hava et lokantası. Sen beni alma annemin arabası ile gelirim diyor. Ben masaya oturduktan on dakika sonra eski püskü bir arabadan iniyor. Açık renk bir kot giymiş, üzerinde de uzun kollu siyah bir gömlek o da vücuduna oturuyor. İlk defa üstten bir düğmesi açık. Beyaz teni daha da parlıyor siyah gömlek altında. Saçlarına fön çektirmiş, güzel bir makyaj büyük gözlerini daha da ortaya çıkarmış. Öğle yemeği kalabalığı gitmiş olduğundan tedirginliği kayboluyor. Boş boş laflar ile yemeğimizi yiyoruz. Yemek yediğimiz yerin yüz metre ilerisinde gölet denemeyecek bir su birikintisi var. Oraya kadar yürüyelim ördekleri beslerim her geldiğimde diyerek ne kadar duyarlı bir adam olduğumu gösteriyorum.

Dikkatli yürü diyorum toprak yolda, sonra liseli ergenler gibi kaymasın diye tuttuğum elini bırakmıyorum. Yanımızda ekmek olmadığını gölete gelince fark ediyoruz, o buna gülerken kendime çekip dudağına değiyorum dudağımla. Küçük çekingen bir öpüş. Dönelim mi diyor. Ama elimi de bırakmıyor. Ben elini bırakıp beline sarılarak yürüyorum. Bir iki adım sonra o da sarılıyor. Lokantaya yaklaştığımızda burada ayrılalım diyorum düşünceli rolü takınarak. Bu sefer iki elini tutup dudaklarına yapışıyorum. Biraz çaba ile alt dudağını serbest bırakıyor. Gören olacak diye ayrılıyor benden hafif topuklu ayakkabılar ile seke seke panikle arabasına biniyor.

Sikim patlamak üzere Ayşe’yi arıyorum. Yarım saat sonra Ayşe kucağımda patronumun sikinde zıplıyorum diye bağırarak orgazm olurken, kremli işaret parmağım da götünü genişletiyor. Döllerimi yine bağırta bağırta götüne sokarak boşaltırken, gün hesabı yapıyordum. Ankara’ya gitmelerine yetmişiki saat kaldı, ben ertesi gün gitsem eder dört gün. Sikiş yok bu süre içinde, kuruyemiş ve afrodizyak diyetine girmeli.

Akşam kocamın yüzüne bakamadım geyikleri ile yine iki saat yazışıyoruz. Ben ise sadece bugün ne kadar güzel olduğundan, onsuzluğa dayanamadığımdan hala dudaklarının tadını hissettiğimden filan bahsediyorum. Karım giriyor içeri çat diye. Ayşe diye bir kız varmış bizim yeni okulda diyerek lafa dalıyor. İçimdeki paniği yansıtmadan bekliyor tepki vermiyorum, kafamda bin tane yalan planı. Selma ile yazışırken dikilmiş sikim indi aniden. Bizim Burak bugün okula gittiğinde görmüş çok beğenmiş, abim tanıştırsın diyor. Burak salak ötesi kayınbiraderim, okulun alım satım işlerine bakıyor sözde, aslında işe bulaşmasa daha karlı oluruz. İlk karısı dayanamadı bıraktı üç yıldır bekar. Bu durum benim için artı olabilir Ayşe uzun süreli sikilecek karı değil. Tamam diyorum yarın Burak’ın da katıldığı bir toplantı ayarlarım.

Seminerde iken ben durmadan Selma ile yazışıyorum, onsuz geçmeyen günler filan. Ankara’da bizi kimsenin tanımayacağı nasıl başbaşa kalacağımızı, onu seyrederek uyuma hayalimi nasıl gerçekleştirebileceğimi sayıyorum. Ben de günlerdir uyuyamıyorum diye cevap yazıyor. Şimdi yola çıksam akşam dokuz gibi seni alabilirim otelden diyorum, okuyor bir yarım saat cevap yazmıyor. Kimse görmesin ama cevabına korkma güzel bir teras barında otururuz kimseler olmaz hafta arasında. Teras barı olan beş yıldızlı bir otelde yerimi dünden ayırmıştım zaten.

Arabama otelin kapısından çıkar çıkmaz acele ile biniyor, eli elimi tutuyor. Diğer otelin asansörü ile terasa çıkarken dudaklarına yapışıyorum. Alt dudağı ne kadar dolgun. Rujunu yeni tazelemiş. Yine el ele masamızdayız. Yazlık dizlerini örten bir etek ve kısa kollu güzel bir bluz var üstünde. İlk defa içindeki sütyen belirgin. Göğüsleri bluzu geriyor. Ne kadar güzel bembeyaz tüm cildi, kestane uzun saçları uçuşuyor. İlk defa böyle bir yerde olmanın tedirginliği içinde. Buradaki en güzel kadın sensin, tüm erkekler benim yerimde olmak istiyor bugün gibi klişe replikler ile yürüyorum. Ankara’nın beton manzarasını beraber seyretmek için koltuğumu yanına çekiyorum, sarılarak oturuyoruz. Kafası boynumda omzunu okşamak bile sikimi sertleştirdi. Ben şarap o meyve kokteyli içiyor. Üşüdüm deyince içerdeki bara geçiyoruz. Klasik Ankara beş yıldızlı otel barı, bir yaşlı otel müşterisi bira içiyor. En kuytu masaya aynı kanepeye oturuyoruz. Bir Baileys söylüyorum ısınırsın diye. Hızla bitiriyor tadı güzeldi ama acı geldi biraz diyor, alkollüydü diyorum. Kızarak beni şakadan yumrukluyor. Tekrar öpüyorum. Elim eteğin üzerinden bacağını okşuyor. Kulağına doğru eğiliyorum, benimsin diyorum, boynunu öperken elim belini okşuyor. Yapma utanıyorum diyor.

Gel o zaman diyerek elinden tutuyorum. Asansöre girer girmez duvara yapıştırıyorum. Göğüsleri ezilirken aramızda elim kalçalarında. Asansörden de o şekilde çıkıyoruz. Tuttuğum odaya da o şekilde giriyoruz. Bunu yapmamalıyız diyor içeri girdiğimizde. Seni seyrederek uyuyacağım diyorum. Güzel gözlerinle bana bakarken her şeyi unutacağım. Hala ayaktayız ayağındaki topuklular ile boylarımız yakın. Odanın perdelerini açıp ışığı kapatıyorum şehir manzarasına bakan ikili koltuğa yanıma çekiyorum. Ne naz yaptı amına koyayım. Sanki liseli bakire. Dudaklarını emerken artık dillerimiz de buluşuyor. Bluzunu yanından sıyırarak bir elim ile çıplak bedenine değiyorum. Hızlanıyor öpüşmemiz. Diğer elim ile sıyrılmış eteğinden bacaklarını okşuyorum.

Hala çok tepkisiz sadece bir kolu omzumda. Öpmeyi okşamayı bırakıyorum. Ne oldu diyor. Dudaklarına parmaklarımı koyup sus diyorum. Ellerinden tutup kaldırıyorum. Camın önüne getirip arkadan sarılıyorum. İlk defa taşlaşmış sikimi hissediyor vücudu. Boynunu öpüyorum, iki elimle ile göbeğini okşuyorum bluzun içinden. Öyle durarak güzelliğinden bahsediyorum. Sikim kalçalarını delecek. Sonra ellerim birer göğüs ile buluşuyor, sütyenin üzerinden. Ahh ne kadar büyükler bir elim saramıyor. Boynu kıvranıyor ama hala bana dönmüyor, madem utanıyor onun kuralları ile oynayalım. Kalçasına batan sikimi çekmeden bluzun ensesindeki düğmeleri çözüyorum. İki yandan çekip kafasından çıkarıyorum. Kendi penyemi de atıyorum üstümden, keten pantolonumun düğmesi kemerini açınca dizlerime iniyor. Çıplak sırtına göğsümü dayayarak boynunu öpmeye devam ediyorum. Yandan fermuarını açınca iki elim ile çektiğim etek de yere düşüyor. Gecenin karanlığında parlayan beyaz götüne yapışık sikim. Aramızda iki ince çamaşır. Sırtını öperken sütyeni de açıyorum göğüslerine takılıyor düşmüyor bir süre. Ellerimi çıplak göğüslerine değdiğimde ilk defa derin nefesini duyuyorum. Burada mı olmasını istiyorsun diyorum. Konuşma lütfen diyor. Belli ki bir hayalde bozulmasın istiyor.

Boynundan aşağı inerken ellerim, göğüs uçlarına takılıyor parmaklarım ama beklediğim yerden daha da aşağıda göğüs uçları. Sikeceğim bu işi. Kendime çeviriyor ve dudaklarına saldırıyorum. Elleri belime dolanıyor. Göğüs uçları sert ve büyük, göğsüme batıyor. Öpe öpe yatağa bir iki geri atmasını sağlıyorum. İki elim de kalçalarında bu arada. Dudaklarından ayrılıp göğüslerine doğru iniyorum. Offff tanrım o yüzden bu kadar büyük görünüyormuş resimlerde. Göğüsleri sert dolgun ve aşağıya doğru inen uzun iki kavun gibi, uçları beyaz tenine tezat kahverengi iki dut. Yaşlanınca göbeğine kadar iner bu göğüsler ama şimdi ben dilledikçe şişen uçları ile sert ve parmaklarımın izi çıkıyor üzerlerinde. Yatağa doğru itekliyorum. Gözleri hala kapalı. Ben böyle mükemmel bir vücudu hak edecek ne yapmış olabilirim. Hafif bir ayva göbeği, mükemmel bir çift dev göğüs, güzel bir kavis ile genişleyen kalçalar. Üzerine abanmadan dudaklarını emiyorum tekrar. Çamaşırını çıkartırken bile gözleri kapalı hala. Üzerine abanmasam bile göğüsleri göğsümü okşuyor. Aklımdaki tek dert taşlaşmış sikimin içine girer girmez patlaması. Sikimi vücuduna değdirmeden göğüs uçlarına iniyorum. Sanki ses çıkarmamak için özel çaba harcıyor. Hafif kısık yoğun nefes alışları sadece. Göğüsleri yalamakla emmekle bitecek gibi değil. Gelen şehir ışıkları parlatıyor tükürüklerimle ıslattığım göğüs uçlarını. Uçları iki parmağım ile sıkıştırdığımda taşacak kadar büyümüş halde. Kendimi zor koparıyorum, yağ gibi kayan tatlı cildinden, göğüslerini yalarken kendimden geçmişim. Sadece bir gün ayırabilirim bu göğüslere.

Doğrulup bacaklarını aralıyorum. Ben yatak başında ayakta o ise gözleri kapalı beklemekte. Deve memeleri hızlı nefes alışverişi ile inip kalkmakta. Sikim şu an bile patlayabilir, biraz kökünü sıkıyorum. Amcığı dolgun dudaklı kalın bir çizgi. Ayşe’ninki gibi değil. Kapalı bir kutu gibi beni bekliyor. Bekletmeden sikimi amının şişkin dudakları üzerine getiriyorum. Bacaklarını biraz daha aralıyor. Elim ile amının üzerinde geziyorum. Yumuşacık içi kan dolmuş. Nasıl da yiyeceğim bu güzelliği ama şimdi onun kuralları ile sakin sakin normal bir sikiş önce. Nemli dış dudaklarının arasına kolayca batıyor sikim. Sadece ıngh diye hafif bir tepki veriyor. Dudaklarına doğru eğiliyorum. Bana bak diyorum. Gözleri, o kocaman renkli gözleri açılıyor, yavaşça kayıyorum içine. Alt dudağını kapıp tamamen yerleşene kadar durmuyorum. Çok ıslanmış ama kuru sikim yara yara giriyor içine. Bu sefer daha sesli bir ınggghh sesi çıkıyor. Gözleri daha da büyüdü sanki. Doğrulup çok yavaş pompalamaya başlıyorum. Yavaş yavaş yapmak istiyorum ama amına her girdiğimde göğüsleri aşağıdan yukarıya titriyor. Gözlerini sıkı sıkı kapıyor, özellikler inlememeye çalışıyor sanki. Bu da beni daha da hırslandırıyor. Omuzlarından bastırarak sert sert dibine vura vura sikiyorum. Kasıklarımız yapıştığında ıslaklığını hissediyor sikimin kökü. Kısa inlemeleri ve amından gelen sesler var ortamda sadece.

Kalın bacaklarını havaya dikip omzuma alıyorum. Yataktan da güç alarak hızlanıyorum. Immmm ımmmm diye sesler çıkarıyor altımda. Dayanamaz durumdayım, ondan önce boşalmak istemiyorum ama alev alev amına karşı koyacak halde değilim. Terlemiş gövdemden kayıyor bacakları. Sanki acı çeker gibi başını iki yana sallıyor, saçları yüzüne yapışıyor terden. İlk defa elleri ile kalçalarıma değiyor. Yapışıp bekliyorum, kısa tırnakları etime batıyor, boynunu geri atarak sessiz sessiz soluyarak boşalıyor. İçine geleyim mi diye nazikçe soruyorum, hiç konuşmadan hala sıkı sıkı kapalı duran dudakları ile hı hı sesi çıkartıyor. Zaten hayır dese bile çok geç, belki ergenlik günlerimdeki gibi derinlerden gelen bir tazyik ile döllerim boşalıyor, üzerine yığılıyorum, bitti derken tekrar kıpırdıyor içinde sikim. Sanki aylardır biriktirmişim gibi sürüyor boşalmam. Bana bak lütfen deyince açılan gözlerini, burnunu, dudaklarını öpüyorum. Gülümsüyor, içinde tekrar oynuyor sikim, ayy yapıp gülüyor. İçinden çıkıp yatıyorum göğsüme yaslıyorum kafasını.

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

19 yaşında ilklerim 2- Ergenlik hayalleri.

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Amateur

19 yaşında ilklerim 2- Ergenlik hayalleri.
19 yaşında ilklerim 1- Komşumuz Betül hikayesinin devamıdır. Önce onu okuyunuz.

?
Birlikte olduğumuz ilk geceden sonra ki sabah Annem ve babam eve dönmüştü. Hafta boyunca Betül ile görüşemedik. Sadece whatsapptan konuşabiliyorduk. Bana fotoğraflarını yolluyor. Beni istediğini söylüyordu. Ben de ona aynı şekilde cevap veriyordum.
Ne zaman Betül’ün yanına insem annemde peşime takılıyordu bir türlü yalnız kalamıyorduk. Zaten Betül haftasonları hariç sabah 8de işe gidiyor akşam 6 gibi dönüyordu.
Cuma saat 7 gibiydi. Betül eve dönmüştü. Whatsapptan konuşuyorduk. Yarın izin günüydü birlikte yapacaklarımızı konuşuyor birbirimizi baştan çıkarıyorduk. Hemen alt katımdaydı onunla hemen seks yapmak istiyordum. Yanına geleceğimi söyleyip telefonu kapattım kimseye belli etmeden evden çıktım.
Kapıyı açıp beni gördüğünde gözleri parlıyordu. Üstünde gögüslerinin sığmadı beyaz bir gömlek, altında siyah bir etek vardı. İşe giderken genelde bu şekilde giyinirdi. İçeri girdim. Kapıyı kapatır kapatmaz koridorda dudaklarına yapıştım. Bir elim ile eteğini yukarıya doğru kaldırıp. Islak külodunun altından amını okşamaya başladım. Boynunu öperken ‘’Yavaş ol bağırıcam şimdi’’ dedi.
Birbirimizle öpüşmeyi kesmeden adım adım salona gittik. Betül gömleğini çıkardı. Ben de pantolonumu çıkarıp gögüslerini yalayıp emmek için üzerine atladım. O gögüsleri o kadar özlemiştim ki emiyor dilim ile ucuna sıfırlar çiziyordum bir sağ bir sol bazen birbirine yapıştırıyordum.
Tam o sırada kapı çaldı. Betül telaş ile uzandığı koltuktan kalkıp yere attığı gömleğini giydi. Yüzü kıpkırmızı ve terliydi saçları dağılmıştı. Bana ‘’giyin çabuk ya da git tuvalete’’ dedi. Pantolonumu kaptığım gibi Betülün odasına daldım.

Betül üstünü başını toparlayıp kapıyı açtı. Ben odanın kapısından içeriyi dinliyordum.
‘’Abla?’’ Dedi Betül.
‘’Teyze Süpriizz’’ diye ikinci tanımadık genç bir ses geldi.
Betül daha önce istanbulda yaşayan ablası olduğunu söylemişti ama daha önce hiç gelmemişlerdi. Tam da o anda gelecekleri tutmuştu. Betülün ablası ve kızı ziyarete gelmişlerdi.
Ben odada mahsur kalmıştım bir şey bulup çıkmam gerekiyordu. O anda Betül içeriden bana seslendi.
‘’Mertcim perdeleri astın mı?’’
Beni ve kendini kurtarmak için bu yalanı atmıştı.
‘’Evet abla bitirdim şimdi’’ diyip odadan çıktım.
Betülün ablası ve kızı içerideydi.
‘’Merhaba hoşgeldiniz ben Mert. Betül ablanın üst komşusuyum perde asmaya gelmiştim’’ deyip elimi uzattım.
Betülün ablası aynı Betüle benziyordu. 10 yıl sonraki hali gibiydi. Betül kadar seksi olmasa da kendine önem veriyordu belliydi. Ablası elimi tutup ‘’Ben İdil, Bu da kızım Özge’’
Özge ile de tokalaşıp oturdum. Özge’yi ilk gördüğümde tahminim 22-23 yaşlarında olmasıydı ama aslında benden bir yaş küçüktü. Yaşınadan büyük, olgun bir vucüt ve duruşu vardı.

İdil abla yazlık bir elbise giymişti. Betülün birebir kopyası gibi bir vücudu vardı. Kızı Özge ise çok ince gögüs dekoltesi olan kolsuz bir tshirt altına ise dar bir kot giymişti. Sarı kısa saçlar gerçekten yakışıyordu. Üç kadın arasında en açık ara Özgeydi ama en seksi Betüldü.
İlk görüşte Özge ya da İdil ilgimi çekmemişlerdi. Eğer geçen haftaki ben olsaydım ikisi beni çok etkileyebilirdi ama o an aklım sadece Betül ile yarım kalan işi bitirmekteydi.
İdil bacak bacak üstüne atıp ‘’Ya Betülüm seni nasıl özlemiştim bir bilsen İstanbulda aklım hep sende hazır kocam yurtdışına gitmişken bizde sana gelelim sende kalalım dedik’’ diye lafa girdi.
Betül mutluydu.
‘’Ben de seni de Özgeyi de çok özlemişim ablam ya özgeye bak ne kadar büyümüş genç kız olmuş’’ dedi.
Aralarındaki muhabbet koyuydu. Ben Betül ile yarım kalan işi bitiremeyeceğimı anlayıp ‘’ben kalkayım’’ dedim. Betül oturmam için ısrar etti.
Beni ablasına ‘’Mert burada kardeşim gibi bana çok yardımcı oluyor’’ diye tanıtıyordu. Aslında geçen haftaya kadar öyleydi ne istese yapıyordum. Betül çay koymak için mutfağa doğru gitti.
Ciddi anlamda niyeti bozmuştum. Peşinden mutfağa gittim. Arkasından yanaşıp Elimi kalçasına attım. Diğer elimi de gögüslerine atıp sarıldım. Avuçlamaya başladım.
‘’Nabıyorsun görücekler şimdi’’ dedi fısıldayarak.
Ben boynunu öpmeye yalamaya başlamıştım. Sessiz sessiz inliyordu.
‘’Seni istiyorum’’ dedim. Bana yüzünü dönüp dudağımdan öptü.
‘’Ben de çok istiyorum ama şu an burada olmaz saçmalama’’ dedi.
Durmaya hiç niyetim yoktu. Elimi eteğinin altına sokup elim ile amını okşamaya başladım.
Eteğini göbeğine doğru çekti kilodunu çıkarıp yere attı. ‘’çok hızlı ol’’ deyip mutfak tezgahına oturdu bacaklarını açtı. Pantolonumu indirip. Penisimi çıkardım. Hiç sürtmeden bir anda içine soktum. Bağırmamak için kendini sıkıyor. Hafif inlemeler atıyordu. ‘’Salak nabıyosun yavaş’’ dedi. O sırada ablası içeriden seslendi.
‘’Betül çok uğraşma bir şey yapmana gerek yok’’ diye seslendi.
Betül elleri ile benim git gel yapmamı durdurdu. Titrek bir ses ile
‘’Hallediyorum abla mert yardım ediyor işte’’ dedi
Hızla git gel yaptım. Bir kadının içine girme hissi mükemmeldi o kadar özlemiştim ki onu, sabahlara kadar sürmesini istiyordum ama ailesi içeridelerdi. Hızla git gel yapıyordum ama hafta boyunca Betül’ün ağzına boşalmanın hayalini kurmuştum. En sevdiğim porno dakikalarıydı erkeğin ağıza boşalması kadının dölleri yutması, bunu hep Betülde hayal ederdim gerçekleştirmeden bugünün bitmesini istemiyordum. Penisimi çıkarıp, Saçlarından tuttum. Kulağına ‘’ağzına almanı istiyorum’’ dedim.
Betül zevk alıyordu ama telaşlıydı. Oturdugu tezgahtan kalkıp üstünü düzeltti. Dizlerinin üstüne çöküp yalamaya başladı. Ben saçlarından tutup bastırıyordum.
Ağzına her alışında dili ile penisimde çizdiği sıfırlar beni bitiriyordu. Saçlarından bastırıp tüm penisimi ağzına soktum. İçeride tuttum Betül altımda kıvranıyor penisimi çıkarmamı istiyordu. Öyle zevke gelmiştim ki bir anda ağzına patladım. Betülün ağzı dolmuş hatta biraz yanlardan taşmıştı. Betül elleriyle ağzını tuttup hızla ayağa kalkıp mutfaktan koşarak çıktı. Banyoya doğru koştu içeri girip kapıyı kapadı. Öksürerek kusmaya başladı. Ben pantolonumu düzelttim Betülün kilodunu aldım. Peşinden koştum. Yaptığım şeyden pişman olmuştum. Ablası salondan, onun koşarak banyoya gittiğini görünce arkasından geldi.
‘’Bozuk dometes yedi galiba abla oturun siz ben su götürüyorum’’ dedim. Ablası dönmedi banyonun kapısında bekliyordu. Betül banyodan çıktığında yüzü kusmaktan bem beyaz olmuştu.
‘’Yediğim.. salata.. bozukmuş’’ dedi titreyen ve duraksayan sesi ile.
Betül içeride ablasının yanında uzandı. Ben çayı hazırlayıp içeri getirdikten sonra çıktım.

Gece Betülü düşünmekten uyuyamıştım. Defalarca mesaj attım sonunda gece 12 gibi mesajlarıma geri döndü.
‘’Bir daha böyle bir şey yaparsan o sikini koparırım’’
Defalarca özür mesajı yolladım. Biraz gönlünü aldıktan sonra;
‘’Bir daha beni zor görürsün ablamlar okullar açılana kadar bendeler’’ dedi. O an cidden üzülmüştüm. Ablasının kocası iş için Almanyaya gitmiş o da 7 yıldır göremediği kardeşinin yanına kaçmıştı. Kızlarının okulu olmasa tüm seneyi orda geçirmeyi planlıyorlardı.

Pornolardan görüp yapmayı istediğim iki şey vardı. Biri anal seks diğeri ağıza boşalma; o gün pornoların ne kadar gerçekten uzak olduklarını iyice anlamıştım. Betül ile aramın bozulmasını hiç istemiyordum. Bundan sonra daha dikkatli olucaktım ama sorunlar beni bekliyordu. O yaz hayatımın en aksiyon ve erotizm dolu senesi olucaktı.

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

%100 Gerçek Ensest Anilarım Bolum: 17 Ozge Yengem

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Anal

%100 Gerçek Ensest Anilarım Bolum: 17 Ozge Yengem
Zeki’yi apar, topar hastaneye soktular, Zeki’nin gözleri kapalıydı. Hastane kapılarını yumrukluyordum.

– Keşke lan keşke! Gidiyorum ben amına koyayım dediğinde kolundan tutup kal demeseydim çocuğa

Ferhat;

– Sen nereden bileceksin abi böyle olacağını

Mete çömelmiş ağlıyordu;

– Ulan o kadar kestaneyi çizdirecek bu çocuk dedim dedim, ölmez demi lan? Ölmesin oğlum.

Ferhat;

– Güçlü çocuk lan Zeki, olmaz demi bir şey hah?

Ben;

– Ne bileyim amına koyayım ne bileyim!

Ameliyathanenin kapısında bekliyordum. Telefonum cebimde yoktu. Kafayı yiyecektim. Sağa dönüyor, sola dönüyordum. Gelen giden hemşirenin, doktorun kolundan tutup Zeki’yi soruyordum hiçbir şey söylemiyorlardı;

– Kafayı yiyecem amına koyayım kafayı!

Yeni bir sedye ile adam getirdiler. Dayımdı bu, baygın yatıyordu sedyede her tarafı kan içindeydi. Arkasından polis geldi;

– Olayın yanındaki gençler sizsiniz değil mi?

Ferhat ile Mete yüz yüze bakıyorlardı. Söze katıldım;

– Evet bizdik.
– Karakola gitmemiz gerekiyor.
– Arkadaşım burada onu bırakıp gelmiyorum bir yere.

Polis kolumdan tuttu çekiyordu beni;

– Hop hop ne yapıyorsun sen?

Ferhat ile Mete girdi araya. Konuşmaya devam ediyordum;

– Arkadaşımı o getirdiğiniz adam vurdu? Ben ne için geliyorum karakola? Ayılınca ona sorun ne soracaksanız. Ferhat babamı ara avukatla gelsin hastaneye.

Ferhat babamı aradı. Onlarda polis karakolundalarmış zaten. Yanımızdaki polislerle irtibat kurup konuştular bilgi aldılar. Babam polislerle, yengem annem hepsi gelmişti hastaneye. Yengem koşarak boynuma sarıldı;

– Kuzey neydi o silah sesi? Çok korktum bir şey oldu sandım sana.
Annemi, babamı, kimseyi umursamadan ağlıyor, boynuma sarılıyor öpüyordu.

– İyiyim ben iyiyim ama…

Hüngür hüngür ağlamaya başladım. Babam komiser ile yanıma geldi;

– Paşam ne oldu?
– Baba dayımın yanına gittik, evden silahla çıktı ateş etti, Zeki önüme atladı. Zeki vuruldu.

Komiser sordu;

– Boğuşma mı oldu? Öyle mi patladı silah? Dayınız baya darp görmüş.

Ferhat ile Mete komiserin yanına geldi, her şeyi anlattı;

– Kuzey Zekinin yanındaydı. Zeki’yi vurduktan sonra Kuzey’e nişan aldı. Bizde üzerine atlayıp aldık silahı attık. Kavga etmeye başladık o yüzden bu hale geldi.

Komiser bizim çocukların üstüne başına baktı, üstleri yırtılmış, çamur içinde. Birkaç tutanak tutup polis bıraktı hastaneye gitti. Mete Zeki’nin ailesini aramış. Annesi babası, ablası telaşla hastaneye girdiler. Ne oldu diye soruyorlar, bilgi almaya çalışıyorlardı. Ben bağdaş kurdum ameliyathane kapısında bekliyordum. Ağlıyordum. Zeki’nin annesi anneme sarılmış ağlıyor, babası babam ile konuşuyor, ablasını yengem teselli ediyor, konuşuyordu. Ferhat ile Mete yanıma geldi.

Ferhat;

– İlayda’yı da arıyayım mı?
– Yok oğlum gerek yok ona.

Saatler geçmişti. Ameliyathaneden doktor çıktı, herkesten önce yanına koştum;

– Zeki nasıl? Yalvarırım iyi bir şey söyleyin?
– Hayati tehlikeyi henüz atlatmadı. Çok fazla kan kaybetmiş. Kurşun karaciğeri delmiş, kurşunu çıkarttık. Uyutuyoruz. . Sabaha kadar bekleyip göreceğiz. Geçmiş olsun.

Ben iyice yıkılmıştım. Duvarları yumrukluyor hıçkırarak ağlıyordum. Yengem boynuma sarılıp ağlıyor, beni teselli etmeye çalışıyordu. Bu yakınlaşmamızı babam şaşkın gözlerle izliyor. Anlam veremiyordu.

Mete kolumdan tutup dışarıya çıkarttı beni. Banka oturduk. Bir sigara yakıp uzattı. Yanımıza Ferhat geldi;

– Ağlamayı kesin lan! İyi olacak Zeki yine gelip saçmalayacak. Ulan ne kadar saçmalarsa saçmalasın sus zeki diyen olursa amına koyarım.

Mete;

– Sabaha kadar saçmalasın dinlerim abi…

Ben;

– Oğlum herkesten beklerdim Zeki ne bileyim. Adam beni korumak için kurşunun önüne atladı lan. Bayılmadan önce “Kuzey’in oğlu kolla götü” dedi.
Ağlayarak gülüyorduk.

Mete;

– Adam dayıya namusumsun bundan sonra dedi ya

Ferhat;

– Ah ulan zeki çık şuradan, bir daha sana gerizekalı bile demeyecem lan.

Sabaha kadar bekledik, Zeki’nin annesi babası, ablası perişan olmuşlardı. Sabah olmuş gün ağarmak üzereydi. Yengem koşarak yanıma geldi yüzü gülüyordu;

– Kuzey! Zeki gözlerini açtı! Uyandı Zeki

Koşarak yengem sarıldım, ağlıyordum. Ferhat ile Mete gülüyordu. Koşarak hastaneye girdiler. Arkalarından koştum. Zekiyi bir odaya almışlar herkes bir pencereden bakıyordu. Yanlarına yaklaştım, pencereden kafamı uzattım. Zeki bana bakıyor, gözlerinin içi gülüyordu. Zekiye bakıp gülüyordum. Kalk ulan diye hareket yapıyordum. Herkes birbirine sarılıyor, çok şükür diyordu. Dayım uyanmamış komadaymış. Hep beraber kantine inip çay aldık. O kadar mutluydum ki, annem babam yanımızda değilmiş gibi sarmaş dolaş oturuyorduk yengemle. Zeki’nin annesi lafa girdi;

– Efendim çok sağ olun eksik olmayın, oğlumu sabaha kadar beklediniz, yalnız bırakmadınız bizleri, lütfen evinize gidip dinlenin.

Babam lafa girdi;

– Bu olay bizim yüzümüzden Zeki’nin başına geldi, asıl siz kusura bakmayın hakkınızı helal edin. İnanın hiç böyle bir şey beklemiyorduk. Evlatlarımız çok iyi arkadaşlar. Bende çok severim Zeki’yi hiç sorun değil. Beklerim başında seve seve.

Ben lafa girdim;

– Zeki benim kardeşim baba, bundan sonra ne arkadaşım ne dostum kardeşim!
– Haklısın evlat, kimse kolay kolay kurşunun önüne atlamaz. Bundan sonra Zeki’de benim oğlum yerindedir. Lütfen bu konuları konuşmayalım bile.

Doktor gelmişti;

– Hastayı odasına aldık girip görebilirsiniz…

Ben koşarak Zekiyi aldıkları odaya gittim. Kapıyı açıp girdim;

Zeki;

– Oovv kuzeyin oğlu? Naber kanki
– Kardeşim benim iyiyim sayende sen nasılsın? Ağrın sızın varmı?

Arkamdan ailesi ve bizimkiler geldi odaya. Zeki eliyle eğil işareti yapıyordu;

– İyiyim hacı güllede, belden aşağısını hissetmiyorum. Uyuştu, hani şimdi ben ya artık kestane bile çizemezsem?
– Morfindendir o zeki, anca toparlarsın geçecek kardo.

Zeki belini doğrultmaya çalıştı.

– Of amk of,

Zeki tekrar eğilmemi istedi. Eğildim kulağıma fısıldıyordu;

– Göbek deliğimi sikiyorlar gibi ağrı var geçer mi ki? Yoksa bu ağrıya alışacam diye korkuyorum.

Zeki’nin annesi yanına geldi. Zeki konuşmayı bıraktı. Annesi konuşmaya başladı. Saçlarını okşuyordu Zeki’nin;

– Oğlum çok korkuttun bizi.
– Ne yaptım ki?
– Kurşuna atladın ya oğlum
– Ha onu diyorsun anne, yine olsun yine yaparım. Kuzeyin oğlu benim canım, ciğerim, arkadaştan öte, kardeşim o benim. Ona kimse zarar veremez.

Belini doğrultmaya çalıştı elini karnına tutup yüzünü ekşitti;

– Bu acı geçer mi ya? Bak konuşurken bile acıyor.

Ferhat ile Mete Zeki’nin yanına yaklaştı. Mete ağlıyordu;

Zeki;

– Hişt hacı gülle, biri mi öldü neden ağlıyorsun? Gel lan buraya. Kıvırcık merinos, marul kafa seni.

Mete ile Zeki sarılıyordu.

Zeki;

– Hişt kıskanmayın lan. Fero, kuzeyin oğlu sende gel.

Üçümüzde Zeki’ye sarılıyorduk. Zeki fısıldadı;

– Acaba partiye kadar iyileşir miyim? Ha hacı gülleler?

Babam;

– Çok geçmiş olsun oğlum. Çok şükür atlattın.
– Tabi kuzeyin oğlunun babası amca, ehey küçücük kurşuna da öleceksek, hiç yaşamayalım daha iyi.

Babam gülüyordu. Hastaneden çıktılar. Doktor yanımıza geldi;

– Oo maşallah Zeki hızlı iyileşiyorsun bakıyordum da hiç susmuyorsun
– Neden susacakmışım ki? Kurşunu ağzımdan mı yedim? Karnımdan yedim.
– Olsun sen yine de zorlama kendini. Ağrın var mı?
– Var, çok var, ciğerim yanıyor doktor bey.
– Zeki ciğerin artık yanamaz aldık biz onu.
– Ne?

Yorganı kaldırdı karnına bakıyordu;

– Ne yaptınız benim canım ciğerime? Köpeklere mi verdiniz? Neden kesip aldınız?
– Parçalanmıştı zeki. Tek ciğer ile devam edeceksin hayatına.
– Sevenleri ayırdın hain doktor.

Doktor gülüyordu. Yanımıza geldi ve konuştu;

– Bugünlük bu kadar yeterli, lütfen gidin dinlenin. Zeki’ye çok iyi bakacağız gözünüz arkada kalmasın.

Zeki ağlamaya başladı;

– Bari arkadaşlarım gitmesin, ben sıkılırım tek başıma burada.
– Olmaz zeki yormaman lazım kendini, konuşma istirahat et.
– Peki telefonla arayıp konuşsam onları?
– Yok oda olmaz zeki.
– İçimden konuşsam peki? Ama o zamanda bunlar duymaz ki. Neyse gidin ben kendi kendime konuşurum.

Gözlerini kapattı. Kendi kendine konuşuyordu belli ki.

Hastaneden çıktım. Babamlar önde, ben yengem ile arkalarından gidiyorduk. Yanımda arkadaşlarım Ferhat ve Mete vardı. Yengeme sarılmıştım. İki sevgili gibiydik.

Ferhat;

– Adam heyecan yaratmayı seviyor beyler. İlla korkutacak bizi.

Mete;

– İyi korkuttu ama. Ölecek sandım bir an.

Ben;

– Beyler Zeki’yi kurşun bile öldüremediyse, başka hiçbir şey öldüremez adam kedi gibi.

Yengem gülüyor. Bana sıkı sıkı sarılıyordu. Ferhat ile Mete eve gitmek için ayrıldı yanımızdan. Zeki’nin anne ve babası bizim aile ile konuşuyordu. Babamın arabasına bindik yengemle. Yanıma oturdu, dip dibe oturuyor, sarılıyorduk birbirimize. Babam arabaya bindi dikiz aynasından bize baktığını fark edince, ellerimi yengemin belinden çektim. Eve gittik, içeriye giriyordum babam kolumdan tutup çekti;

– Paşam gel konuşalım seninle biraz.
– Tamam baba.

Yengem arkasına dönüp bana bakıyor, içeriye giriyordu.

Babam;
– Yengen ile aranda ne var?

Yüzüm kızarmış, şok olmuştum babam anlamıştı. Ama haklı çok belli ettik bugün.

– Bir şey yok baba, ne olacak? Mahcup şekilde gülüyordum.
– Yok, anlarım ben, var aranızda bir şey, aşık mısınız birbirinize? Yengenle sarmaş dolaşsın hep.
– Alla alla, sarmaş dolaş olunca aramızda bir şey mi oluyor baba ya? Saçmalama gidiyorum ben.

Eve girdim, yengem salonda ne oldu gibisinden el hareketi yapıyordu bana, arkamdan babam geldi. Yengem mutfağa girdi. Bende odama çıkıp bir duş aldım. Giyiniyordum Aysel yengem arıyordu. Uzun zamandır aramıyordum kadını, ilgilenmiyordum.

– Alo kuzi olanları duyduk akşam size geliyoruz iyi misin? Bir şeyin var mı?
– Yok yenge iyiyim arkadaşım vuruldu. Oda hastanede yatıyor. Şimdi uyuyacağım çok yorgunum.
– Gelince rahatlatırım ben seni, hadi kapatıyom hayvanlara bakmaya gidecem bende.
– Tamam yenge kolay gelsin.

Mutfağa indim bir bira içip öyle uyuyacaktım. Biramı açtım bahçeye çıktım içiyordum. Yengem geldi yanıma. Üzerini değişmiş, duşunu almış;

– Sorun yok değil mi?
– Ne sorunu?
– Babanla konuşuyordunuz da duydum biraz.
– Sorun olsa ne olur?

Kolundan tutup yanıma oturttum. Sarılıyordum.

– Sen benimsin bundan sonra, kim ne diyecek?
– Bilmem.

Oda bana sarılıyordu. Biramı içtim, konuşuyorduk;

– Dayının bu kadar ileri gidebileceğini düşünmedim hiç.
– Valla o gavatın bunu yapacağını bende düşünmedim. Adam silah çekti hem de bana, hadi tamam ona şaşırrım eyvallah. Ya Zeki? Adam beni korumak için önüme atladı. Hiç beklemezdim Zeki’den korkup kaçması lazımdı.
– Öyle, güzel çocuk Zeki…
– Hadi yatalım, çok yorgunum.
– Seninle uyumak istiyorum.
– Uyuyacaz ama bak, yorgunum valla Özge…
– Tamam uyuyacaz.

Odama geçtim, kapıyı açık bıraktım, üstümü değişiyordum. Yengem geldi odama kapıyı kilitledi. Sarıldım öptüm, yatağa girip sarmaş, dolaş uyuduk. Sabah kapım çalıyordu,

Babam;

– Kuzey! Hadi uyan okula.

Uyku sersemi uyanmıştım,

– Ne okulu baba hastaneye gidecem ben, git sen.
– Peki ben müdüreyi ararım.
– Ya ne arıyacan? Zaten ders gördüğümüz yok, Üniversite sınavına hazırlanıp duruyorlar.

Babam gitmişti kapının önünden, yengem sesime uyanmış sarılıp öpüyordu beni;

– Bende geleceğim seninle.
– Okula mı?
– Salak hastaneye gideceğim demedin mi?
– Ha tamam canım gel.

Yatakta üstüne çıkıp, dudaklarını öpüyor, boynunu emiyor, kısacası sevişiyorduk. Annemin sesiyle toparlandık;

– Hadi kahvaltı hazır gelin. Özge neredesin?

Yengem yatağımdan apar topar kalkıp gitti. Ferhat mesaj atmıştı;

– Kanka uyandın mı? Mete ile size geliyoruz. Zeki’nin yanına gideceğiz. Birde İlayda öğrendi dün olanları, ağzımızdan kaçırdık, oda geliyor. Haberin olsun yarım saate sizin evdeyiz.

Hay amk diyordum içimden şu kızda bırakmadı bir beni. Yengemin yanına oturdum kahvaltıya, tam o anda kapı çaldı. Arkadaşlarım, İlayda, Melisa okula gitmemiş hepsi gelmişti. İlayda ağlıyordu;

– Kuzey! Zeki iyi mi? Hadi gidelim hemen.
– Kızım dur ne ağlıyorsun aslan gibi Zeki, yatıyor hastanede.

Yengem göz ucuyla bize bakıyordu. Konuşmaya devam ettim. Melisa da ağlıyordu. Zeki’nin ağzıyla, onun hareketleri ile konuşuyordum.

– Kız zilli, sen niye ağlıyon? Hacı gülleler, hadi kahvaltı edek, girin içeriye.

Melisa Zeki’nin taklitini yapınca hafif güldü, ağlamaya devam ediyordu.

Melisa;

– Of sus gerizekalı demeyi özledim Zeki’ye iyileşecek değil mi?
– Korkmayın ya iyi Zeki hadi gidelim görün bak.

Yengeme seslendim;

– Yenge hadi gelecem diyordun gidiyoruz.
– Yok kuzum gidin siz, yarın gelirim ben sizle.

İlayda yanımda olduğu için böyle dediğini biliyordum. Peki dedim çıktık evden. Arabalara binip hastaneye gittik. Zeki’nin annesi ağlıyordu, babası karısını teselli ediyordu. Koşarak yanlarına gittik. Babasına sordum;

– Bir durum mu var?

Babası ağlıyordu;

– İç kanama geçirdi, tekrar ameliyata aldılar.

Olduğum yere yıkılmıştım. Dizlerimin bağı çözülmüştü. Dün o kadar konuştuğum, sarıldığım arkadaşım tekrar ameliyat masasındaydı. İlayda ile Melisa hıçkırarak ağlıyordu. Ferhat ile Mete yanıma gelip kaldırdı oturduğum yerden.

Ferhat;

– Kalk abi kızların yanında güçlü dur, yoksa onları zapt edemeyeceğiz. Kalk hadi. İyileşecek Zeki.

Doktor geliyordu yanımıza babasının yanına gitti. Koşarak yanlarına gittik.

Doktor;

– İç kanamayı zorda olsa durdurduk, ama tekrar iç kanama geçirme riski çok yüksek. O yüzden yoğun bakımda tutacağız. Üzülerek söylemek zorundayım, Allahtan ümit kesilmez ama tekrar iç kanama geçirirse durduramayız, ve Zeki’nin bünyesi bir ameliyatı daha kaldıramayacak. Kaybetme riskimiz çok yüksek. Umarız iç kanama geçirmez tekrar.

Zekinin annesi iyice yıkılmış, babası çömelip kalmış, yıkılmıştı. Yanlarından ışık hızıyla ayrıldım. Dayımın kaldığı odayı bilmiyordum. Danışmaya gidip sordum dayımın kaldığı odayı. Hastaneden sevk edildiğini, istanbula gittiğini söyledi. Komadan çıkamamış hala.

Ben;

– Benim burada arkadaşım ölüyor, onu sevk etseydiniz. O şerefsizin iyileşmesi için neden daha iyi bir hastaneye sevk ediyorsunuz. Ulan kötü insanları bu kadar mı çok seviyorsunuz siz? İlla arkadaşımın ölmemesi için, şerefsiz mi olması lazım?

Danışmanın yakasına yapıştım hırpalıyordum. Güvenlik araya girdi ayırmaya çalışıyordu, arkadaşlarım yanıma gelmişti, hastane polisini çağırdılar. Polis yaka paça dışarıya çıkarttı beni.

Polis;

– Oğlum sakin ol, ne istiyorsun adamdan?
– Bırakın allah aşkına ya! Kötü insanları koruyup duruyorlar, benim içeride arkadaşım ölüyor, canıyla cebelleşiyor, bu şerefsizler, şerefsiz bir insanı komadan çıkartmak için uğraşıyor, çok mu lazım komadan çıkması?
– Evlat sen şu dayını döven genç değil misin?
– Evet benim.
– Adam komadan çıkmazsa, cinayetten yargılanacaksın. Yanındaki arkadaşlarında yanında olduğu için onlarda yargılanacak. Hastanede yeterli ekipman olmadığı için sevkini istedi. Arkadaşını da sevk edebilirlerdi, ama arkadaşın bu sevke gidecek durumda değil, yolda da ölebilir. O yüzden dua et iyileşsin dayın.

Ben iyice ikilemde kaldım. Durumların böyle olacağını bilmiyor, düşünmüyordum. Ferhat ile Mete çok sakinlerdi yanıma geldiler;

– Vay amına koyayım hapishane de mi görecez lan yoksa?

Mete sigarasını yaktı;

– Amına koyayım Zeki iyileşsin de ne görürsek görelim amına koyarım artık.

Akşama kadar hastanede bekledik. Hepimiz perişan haldeydik. Babamlara haberi almış onlarda yanımızdaydı. Özge yengem evde çocuklarla kalıyor, Aysel yengemler gelmiş onlarla oturuyordu. Doktorun tek söylediği elimiz kolumuz bağlı bekliyoruz, bu geceyi atlatması lazım iç kanama geçirmeden diyordu sadece. Vücudu çok yorulmuştu Zeki’nin. Kafayı yemek üzereydim. Hastaneden kimseye belli etmeden ayrıldım. Yürümeye başladım. Sahile kadar yürüdüm, tekelden sigaramı, içkimi aldım oturdum sahile. İçkimi içiyor, denizi seyrediyordum. Bir taraftan Zeki’yi düşünüyor, iyileşmesini diliyordum. Bir taraftansa dayım komadan çıkamaz, geberip giderse sonumuz bombok olacak onu düşünüyordum. Hapise girersem ne yapardım? Yengem yalnız kalırdı, okulumu okuyamaz, her şey boka sarardı. Peki ya arkadaşlarım? Peşimden onları da sürükleyecek, hayatlarını maf edecektim. Her şey üst üste geliyordu. Telefonum çalıyor Ferhat arıyordu;

Ferhat;

– Alo kanka neredesin oğlum seni aradık bulamadık?
– Sahilde içiyorum moruk duramadım orada. Kardeşim nasıl?
– Haber yok kanka bekliyoruz. Geliyoruz yanına
– Yok moruk gelmeyin
– Sikerim amını. Belki de bundan sonra hapishane arkadaşı olacaz. Yalnız bırakmayız moruk seni bekle ayrılma.

Aradan yarım saat geçmiş, içkim bitmiş, sigaramı içiyordum. Yanlarında içkilerle geldiler. Birayı açıp uzattılar elime.

Mete;

– İç moruk iç sabah olmaz bugün.
– İnşallah o sabah olur be.

Ferhat;

– Zor da olsa o sabahlar olacak içinizi rahat tutun amına koyayım.

Mete ağlıyordu;

– Keşke lan, keşke Zeki de şurada olsa, saçma sapan konuşsaydı.

Ferhat;

– Dur be oğlum öldürdün hemen çocuğu. O bir uyansın. Onu da buraya getirip içeceğiz.

Ben;

– Partiyi sordu.

Ferhat;

– Ne?

Ben;

– Onu görmeye girdiğimiz de, partiyi sordu kulağıma fısıldadı. Sabırsızlanıyor, iyileşir miyim diye soruyordu.

Ferhat;

– Daha 2 ay var, iyileşecek gelecek bizimle.

Mete;

– Ya da biz hapise gideceğiz, o puşt tek gidecek partiye.

Ağlayarak gülüyorduk. Sabaha kadar sahilde içkilerimizi yudumladık. Gözlerimiz telefonda sadece iyi bir haber bekliyorduk…

Sabah olmak üzereydi gün hafif hafif ağarıyor, güneş doğmaya başlıyordu. Telefonum çalınca apar, topar kalktık. Elime aldım telefonu babam arıyordu. Ferhat’ı Melisa arıyordu. Mete telefonuna bakıyordu;

Mete;

– Beni arayan yok açın lan şu telefonu amına koyayım…

Ben hemen açtım telefonu, Ferhat ileriye gidip açtı telefonu. Mete ortamızda kalmış kime gideceğini şaşırmış bakınıyordu.

Ben;

– Alo baba uyandı mı Zeki?…

20. BÖLÜM SONU…

DEVAM EDECEK…

LÜTFEN DEĞERLİ YORUMLARINIZI ESİRGEMEYİNİZ!…

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

%100 Gerçek Ensest Anilarım Bolum: 13 Ozge Yengem

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Babes

%100 Gerçek Ensest Anilarım Bolum: 13 Ozge Yengem
Bir süre konuşamadı ve;

-Yok artık ne diyorsun sen Kuzey!
-Uzunca konuşacağız bu konuyu dinlen canım şimdi sen.

Telefonu kapattım, arabamı park edip yürümeye başladım. Cebimden telefonu tekrar çıkartıp Merve’yi aradım;

-Kız nerede otuyorsunuz?
-Sahilde gel oraya heykel var bak yanındayız.
-Tamam, geliyorum.

Tarif ettiği yöne doğru yürümeye başladım, çok kalabalık insanlar üzerime geliyordu. Sahile indikçe kalabalık karşı kaldırımda kaldı. Bizim kızları görmüştüm. Ellerinde bira oturmuş içiyorlardı. Yanlarına gidip oturdum. Yerde duran birasını elime alıp yudumladım.

-Hadi kalkın bara gidelim, çocuklar bekliyor…

Merve ve Nur’u iki koluma taktım yürüyorduk. Bar’ın önüne iyice yaklaşmıştık bir adam geldi yanımıza;

-Selamın aleyküm hacı abi, fiyat ne kadar?

Şaşırdım Merve’nin yüzüne bakıyordum. Merve gülüyordu.

-Af buyur? Neyin fiyatı?

Adam elinde içki şişesi ile kahkaha atıyordu.

-Neyin olacak şu yanındaki fıstıkların kaça bunların geceleği?

Kızları kolumdan çektim ikiside yan tarafıma ittirdim biraz.

-Ha sen beni pezevenk sandın
-Ne var amına koyayım pezevenk değil misin?

Nur’a bakıp güldüm.

-Kız pezevenk’e çok mu benziyorum?

Hayır dercesine tedirgin gözlerle başını sallıyordu. Merve en son pezevenk dediğinde ne olduğunu öğrenmiş kenarıda beni izliyordu.

Adam;

-Hadi amına koyayım çeyizine mi saklayacan kaç para şu oros…

Daha cümlesini bitirmedi şamarı yapıştırdım suratına. Elindeki içkisi ile birlikte yere düşmüş yanağını tutuyordu. Yakasından tutup kaldırdım.

-Sen her kolunda kız olanı pezevenk mi sandın koçum? Bak pezevenk değilim ama o götünü siktirecek çok adam bulurum burada senin pezevenkin olurum. Siktir git lan amına koyduğumun oğlu.

Yakasından kaldırıp fırlattım ileriye doğru. Kızlara kolumu açtım. Koluma girdiler, yolumuza devam ettik bara girdim. Berkant’ı arıyordu gözlerim. Ferhat gelip çekti kolumdan

Ferhat;

-Gel kanka bu taraftayız.

Kızların belinden tutuyordum, masamıza doğru ilerleyip oturduk.

-Beyler hemen konuya giriyorum eve gidip uyuyacağım öldüm kaç gündür uykusuzluktan

Ferhat;

-Söyle kanka dinliyoruz.

-Bakın şimdi haftaya deneme sınavımızdan sonra Berkant’ın annesi teknede büyük bir parti veriyor, baya bildiğin maturelerle grup sex olacak.

Berkant;

-Sadece mature olmayacak, yeni evli çiftte var içlerinde, olgun da.

-Her neyse ne amına koyayım. Kadın sizide aranızda görmek istiyormuş, artık nasıl siktiyseniz, hayran kalmış size

Mete;

-Benim için sorun yok, adam annesini sikerken izlemişim daha kötü ne olabilir.

Berkant;

-Bana diyene bak, annemi sikerken hiç böyle konuşmuyordun

Ferhat;

-Bende gelirim, kambersiz düğün mü olur.

-Kızlar geliyorsunuz değil mi?

Merve ve Nur;

-Tabii şekerim.

-Hadi size iyi eğlenceler o zaman. Görüşürüz yarın okulda.

Ferhat;

-Nereye amına koyayım?

-Uykusuzluktan gebericem oğlum eve gidiyorum. İyi akşamlar amına koduklarım.

Arabama binip gittim eve. Saat 10 olmuş, evdekiler balkonda keyif yapıyordu. Hemen bir duş aldım, babam nargile hazırlamış balkona çıkıp nargilemi içtim, bizimkilerle sohbet ettim.

Gözümden uyku akıyordu artık. İyi geceler dileyip yatağıma girdim saate baktım, 12 olmak üzereydi. Deliksiz uyudum.

Yatağımda bir kıpırtılar oluyordu, rüya gördüğümü sanıyordum, evet rüya olmalıydı ama hatun sikimi çok güzel yalıyordu…
Gözlerimi hafif araladım, pikenin altında birisi vardı, sikimi o yalıyordu. Tabii ya Aysel yengem kim olacaktı ki başka. Pikeyi kaldırdım göz göze geldik;

-Günaydın Kuzey bey, Küçük Kuzey senden önce uyanmış dayanamadım görünce.

Tekrar eğildi sikimi yalamaya devam ediyordu. Sırtıma yaslanıp keyfini çıkartıyor, o profesyonelliğini izliyordum. Çok geçmeden tüm döllerimi ağzına akıtmıştım. Ayağa kalkıp banyoya gitti tükürmek için, ağzını yıkadı geldi oturdu yanıma. Yataktan kenarıya kaydım.

-Rahatladın mı?
-Evet ama sıra bende.

Belinden tutup yatırdım yatağa, altında ki eşofmanı çıkartıp, bacaklarını yalayarak amına kadar geldim. Kulotunu çıkartıp ağzıma soktu, ağzımla külotu yan tarafa attım. Amına yumulup yalamaya başladım. Amı o kadar çok sulanmış ki, ağzımın kenarlarından suyu akıyordu. Kafamı bastırıyor, kısık sesle,

-Yala yengenin amcığını kuzeyim

Diyordu, iyice yaladım. Kapı çaldı. Yengem hemen pikeyi üstüne örttü elimle sus işareti yaptım.

-Kim o?
-Benim paşam hadi okula geç kalacaksın.
-Geliyorum baba.

Yengem boynuma sarılıyor, boynumu öpüyordu.

-Azgın bekleyemedin mi bir dakika
-Hayır yengeni sikmeden bir yere göndermem.

Bacaklarını ayırdı, kalkmış sikimi ağzına aldı tekrar, bir süre yaladıktan sonra domaldı, amını sikiyordum. 10 dakika sonra tekrar kapı çaldı.

-Oğlum hadi ben çıkıyorum geç kalma.

Yengemin amına pompalamayı kestim ama o durmuyor kendi götünü hareket ettirerek sikimi amına sokup çıkartıyordu.

-Tamam baba güle güle.

-Bir rahat bırakmadı ya yengemizi sikiyoruz şurada
-Yengen veriyor amını götünü sana.

Götüne hafifçe tokat attım.

-Başkasına mı verecektin ben dururken.
-Hayır, ben senin orospunum

Bu lafı duyunca şaşırmıştım,

-Benim orospum?
-Evet orospu gibi sik beni, dağıt amımı götümü.

Çok kısık seslerle konuşuyorduk

-Zevk mi alıyorsun kocanı benimle boynuzlamaktan?
-Evet, keşke baştan beri siktirseydim sana, bu kadar yanmazdım.

Yengem yastığa kafasını gömüp inlemeye başladı, sesini kesmeye çalışıyordu. Bacakları titriyordu. O orgazm olurken içine boşaldım.

Bana doğru döndü, dudaklarımı öptü.

-Bugün köye gidiyorum, yalnız bırakma orospu yengeni, başkaları orospusu yapmasın

Dudaklarını öyle bir somurdum ki canı acımış kendini geri çekmişti.

-O orospu başkasına verirse köyde amına sokarım onun
-Sırf amıma sok diye veririm.

Gülüyordu, kapıyı açtı sağına soluna bakıp çıktı odadan. Yan taraftaki odasına girdi. Bende üzerimi giyindim. Dışarıda araba korna çalıyordu. Bizim çocuklar gelmişti. Ferhat ile Mete; balkona çıktım

-Geliyorum bekleyin

Ferhat indi arabadan;

-Kanka okul yok gelme boşuna, sınıfın tekinde kablolar yanmış, Müdüre hanım ilan asmış kapıya bugün ve yarın tatil, sonra hafta sonu zaten.

-Hadi ya e ne yapıyoruz?

-Bilmem sana geldik.

-Oğlum girin içeriye o zaman. Kahvaltı yapalım kumsala gider takılırız, hava süper.

-Olur adamım.
Arkadaşlarıma kapıyı açtım aldım içeriye.

Annem;

-Oğlum yengen taburcu olacak bugün kahvaltını ette hastaneye gidelim.
-Anne sen git ben arkadaşlarla arkandan geleceğim.

Arkadaşlarımı mutfağa soktum, zaten kahvaltı hazırdı oturup bir şeyler yedik.

Mete;

-Geçmiş olsun kardo duyduk yengene olanları.

Ferhat;

-Aynen kanka geçmiş olsun

Ben;

-Oğlum yengeme geçmiş olsun dersiniz gidecez zaten amk.

Mete;

-Kanka senin yengenle aranda bir şey var mı?

Ekmek boğazımda kalmış öksürüyordum. Ferhat sırtıma vurarak;

-Anladık ki varmış

Gülüyorlardı,

-Hayır oğlum ne alaka yok öyle bir şey.

Mete;

-Yeme şimdi bizi amına koyayım

Ben;

-Susun lan annem içeride gitmedi daha, üst katta Aysel yengem var amına koyayım susun.

Annem kapıdan çıkıyordu;

-Geç kalma bak bir saate orada ol.
-Tamam anne görüşürüz.

Mete;

-Oğlum sen demiyor muydun “Berkant’ın annesi gibi annem olsa yan gözle bakardım”

Ben;

-Mete bak kalbini kırarım Özge yengem öyle birisi mi lan ne biçim konuşuyorsun?

Ferhat;

-Oğlum sakin ol öyle bir şey demedi. Allah var Özge yenge çok güzel kadın, hani güzel ya o yüzden

Mete;

-Aynen amk sakin ol beni mi sikecen.

Ben;

-Hayır oğlum yok öyle bir şey saçmalamayın.

Ferhat;

-İyi abi yok diyorsan.

Kahvaltımızı yaptık, yarım saat sonra Aysel yengem yanımıza geldi.

-Ooo afiyet olsun gençler
-Sağ ol yengem gel beraber olsun.
-Sağ ol kuzum çantamı hazırladım.
-Hastaneye gidiyoruz, Özge yengemi alıp gelecez buradasın demi daha yenge?
-Akşama kadar buradayım.
-Tamamdır.

Mete’nin arabasına binip hastaneye gittik içeriye girdiğimde annem yengemin kolundan tutmuş, bir tane de erkek hasta bakıcı koluna girmiş, göğüslerine temas ede ede yengeme dokunuyor, kolundan tutuyordu. Bir hışımla yanına gittim adamı tutup kenarıya çektim, yengemin koluna ben girdim. Adam ne olduğunu şaşırmış el kol hareketi yaptı arkasını döndü gitti. Mete ile Ferhat şuna bak birde aramızda bir şey yok diyor gibi bana bakıyorlardı.

Annem;

-Oğlum adam yardım ediyor, dövseydin birde teşekkürler diyerek?
-Yerim onun yardımını, kimse dokunamaz yengeme.

Yengem gülüyor, tatlı tatlı bana bakıyor göz kırpıyordu. Bir an duraksadı canı acımış adım atamıyordu. Oturamadığı için tekerlekli sandalye ye de bindirmemişler.

Panikledim kolunu sıkıca tuttum;

-Ne oldu?
-Of çok acıyor.

Annemin elinden aldım yengemi, sırtını sıkıca tutup kucakladım. Yengemin başta canı acısa da kucağımda daha rahattı

Annem;

-Oğlum dur ne yapıyorsun canını yakacaksın yengenin
-Asıl böyle yanacak, lafa tutma beni, Mete koş arabanın arka kapısını aç, arka koltukları yatır geliyorum.

Yengem kucağımda annem asansörün kapısını açtı, asansörde insanlar vardı. Dolu diye binemedik yengem gözlerini kısıyor canım acıyor diyordu. 3. Kattaydık. Merdivenlerden inmeye başladım. Hızlı bir şekilde iniyordum, en alt kata indiğimde yengem kucağımda koşarak arabanın yanına gittim. Yengemi yere indirip dinelttim, kadın kazık gibi kalmış bükülemiyordu bile.

-Yenge şimdi yüzün koyun yatıracam seni tamam mı? Mete tut yengemi.
İçeriye gittim yengemin koltuk altlarından ben tuttum, ayaklarından Mete, arabaya soktuk bir şekilde canını acıtmadan yüz üstü yatıyordu. Kapıyı kapattım.

-Mete ben eve gidiyorum, siz taksiyle gelirsiniz annemi de alın

Mete;

-Tamam kanka.

Arabaya bindim, sürmeye başladım yengem yavaş git midem bulanıyor diyordu

-Yenge un çuvalı gibi serilecek kadınmıydın kız sen?

Gülüyordum;

-Güldürme be uyuz canım acıyor.

Mete’nin JEEP sağlammış, sarsmıyor güzelce yengemi eve kadar canını acıtmadan getirmiştim. Kapıyı açtım, ayaklarından tutup çekiyordum yengemi

-Kuzey dur gıdık alıyorum ahaha, dur güldürme canım acıyor bak ahahaha

-Yav ne yaptım? Ayaklarını tutuyorum.

Bileğini tutunca gıdık alıyormuş yeni fark ettim. Bacaklarından tuttum sonra bıraktım?

-Yenge?
-He kuzum?
-Mete de ayaklarından tuttu gıdık almadın? Nerenden tuttu senin?
-Ay kuzey çocuk bacaklarımdan tuttu, sen gibi ayak bileklerimi tutmadı, odun mu taşıyon?
-Haa tamam
-Kıskanç odun, düzgün çek güldürme.

Bacaklarından tutup asıldım aşağıya. Belinden tutup çektim kendime, sikim götüne temas ediyordu.

-Kuzey?
-Efendim yenge?
-Bu haldeyken bile bana kaldırdın mı?
-Neyi? Haaa bak güldürme düşürürüm
-Aman bir daha gitmek istemiyorum hastaneye.

Yengemi kaldırmıştım ayağa, yüzünü bana döndü, tutunmak için boynuma sarılıyordu. Etrafıma baktım, kimse yoktu tam dudağından öptüm Aysel yenge balkondan bize bakıyordu. Seslendi;
-Kız geldin mi sen?

Yengemin dudaklarını bıraktım. Özge yengem kafasını çevirip Aysel yengeme bakıyordu.

-Geldim kuzum
-Bekleyin kapıyı açayım.

Özge Yengem;

-Aferin sana, öpmenin sırasımıydı gördü?

Tekrar dudaklarına yapıştım kendini geri çekti;

-Görsün amk banane
-Deli çocuk

Yüzüme bakıp gülüyordu. Aysel yenge yanımıza geldi. Yengemin kolundan tuttu.

-Yok yenge ben taktiği buldum yatağı hazır mı yengemin?
-Hazır canım.
-Tamam kaç kenarıya. Hop gel bakalım.

Tekrar kucakladım yengemi, üst kata benim odamın yanı, yani Aysel yengenin kaldığı odayı hazırlamışlar, orası daha ferah olduğu için birde ben yakınım. Seslenirse duyarım diye sanırım. Yengemi yere indirip ayağa dinelttim. Aysel yenge yanımızdaydı. Kolundan tutup yatağa yatırdık altına yumuşak ortası boş yastık koyarak.

Aysel yengem bana baktı;

-Yandın Kuzey efendi
-Ne için?
-Özge grip olduğunda bin bir naz yapıyor, şimdi sen düşün.

Özge Yengem;

-Yok be sende Aysel o kadar nazlımıyım ben?
-Valla en bileğini burkmuştun sabaha kadar uyutmadın

Özge yengem gülüyordu. Özge yengemin elini tuttum.

-Olsun ben çekerim onun nazını

Aysel yengem iç çekti

-Bilmez miyim çekersin tabi. Neyse ben gidiyorum taksi çağırdım. Köye gidecem

Özge Yengem;

-Kalsaydın biraz daha keşke.
-Çocuk köyde kuzum yoksa kalırdım. Heh geldi taksi.

Ben;
Yok onlar bizimkilerdir. Taksi ile geleceklerdi. Gidip kapıyı açtım. Annem ile arkadaşlarım gelmişlerdi. Daha sonra arkadan Aysel yengemin çağırdığı taksi geldi Aysel yengeme seslenmek için içeriye girdim:

-Aysel yenge taksin geldi.

Arkadaşlarım bahçeye çıkıp oturmuşlardı. Aysel yengem yanıma geldi;

-Özgenin dudaklarını yediğini görmedim sanma.

Dış kapıyı kapattım, mutfağa çektim yengemi. Dudaklarını emiyor, kalçalarını avuçluyordum.

-Kıskandın mı?
-Hayır, ama o yarrağı en çok ben yiyecem ona göre.

Eliyle sikimi sıktı, dudaklarımı öpüp çıktı kapıdan. Çantasını alıp götürdüm arkasından. Taksinin bagajına koydum geçirdim yengemi. Arkadaşlarımın yanına gittim.

-Hadi kumsala. Getirdiniz değil mi kıyafet.

Ferhat;

-Getirdik kanka.

-Hadi o zaman kalkalım.

Arabadan çantayı aldık, deniz şortlarını giyip tişörtlerini attılar arabaya. Kumsala indik şezlongda güneşleniyor, gelen geçeni izliyorduk.

Ferhat;

-Acaba parti nasıl olacak?

Mete;

-Ama doyacağımız kesin

Ben;

-Aynen öyle dostum.

Bugünde bitmiş, evlerimize dağılacaktık artık. Akşam olmuştu Özge yengem arıyordu;

-Kuzi eve gelsene çok canım sıkıldı…
-Hemen geliyorum canım…

– Beyler hadi acele biraz eve geç kalacam amk

Ferhat;

– Şuna bak amk, yengesi arayınca uçuyor.
Mete;

– Bir tanecik yengesi oğlum uçacak tabi.

Ben;

– Kesin gırgırı amına koyayım gidiyorum ben.

Evin kapısını açıp girdim içeriye, hemen su dökündüm, temiz kıyafetler giyip gittim yengemin odasına. Telefonuyla oynuyor, televizyon bakıyordu;

Beni görünce gözlerinin içi gülüyordu;

– Bir tanem!
– Kuzii hoş geldin gel yanıma çok sıkıldım neden akşama kadar yalnız bıraktın beni?
– Yerim seni, arkadaşlar salmadı
– Arkadaşlarını her gün görüyorsun zaten. Özlememişsin sen beni, sıkıldın mı yoksa?
– Ahaha Aysel yenge şaşırmadı.
– O nedenmiş?
– Naz, niyaz ahey ahey.
– Aşk olsun kuzi
– Olsun tabi, aşksız hayat mı olur

Kapıyı kapatıp kilitledim arkadan.

– Yok artık sakın bir şey yapıcaz deme bak zaten off çok acıyor canım.

Yanına gidip oturdum. Kollarını okşuyor, elini tutuyordum.

– Deliler gibi özledim ama ben seni.

Yüzüme bakıyor, hafif, hafif dudaklarımı öpüyordu.

– Bende çok özledim ama şimdi olmaz.
– Bir şey yapmayacağım ki, seninle uyusam yeter.
– O kadar mı özledin?
– Evet.
– Neremi özledin peki en çok?
– Hiçbir yerini
– Nasıl özlemekmiş peki o?
– Kokunu özledim çünkü

Koynuna soktum kafamı, boynunu öpüyor, kokusunu içime çekiyordum.

– Ohh, şu mis gibi kokuna cenneti serseler vazgeçerim.
– O kadar mı güzel kokuyorum?
– Evet, tarifsiz bir ten kokun var.

Sarılmıştı bana, gözleri doluyor, yutkunuyordu.
– Keşke kocam sen olsaydın kuzey, eminim çok güzel bir evliliğimiz olurdu
– Kısmet, belki bundan sonra.
– Kuzey?
– Efendim canım.
– Sen bana hastanede arayıp bir şey söylemiştin ciddi misin? Sinirle mi çıktı ağzından?
– Ciddiyim. Hani dayımı buradan alıp gittim ya.
– Evet?
– Her şeyi söyledim.
– Nasıl her şeyi söyledin? Ne dedin kuzey dayına?
– Her şeyi işte, seninle olduğumu, seni sevdiğimi her şeyi biliyor.

Panikle yerinden doğruldu, götü acımıştı;

– Of kuzey ne yaptın sen neden böyle bir şey yaptın?
– Hak etti. Ayrıca daha beterini yapacağım ona ve yardımın lazım.
– Hayır Kuzey olmaz yapamam onun gözünün önünde seninle seks yapmak ne kelime?
– Sadece seks yapsak yine iyi, içine boşalıp ona temizletecem o içindeki spermleri
– Kuzey sen delirmişsin olmayacak böyle bir şey.
– Olacak
– Olmayacak yapmam, hayatta yapmam hayır kuzey
– Olacak Özge, seni bu duruma soktu, oda yetmedi kendi karısına; “kime siktirdin amını? Götünü de sikti mi? Zıpladın mı kucağında?” bak deliriyorum hala aklıma geldikçe
– Sakin ol,
– Ona bunu yapacağım Özge, o bunu hak ediyor, lütfen hiç hayır deme
– Ya tamam çok kızgınım ona karşı, aşırı öfkeliyim asla affetmem ama bu çok iğrenç ve delice bir şey
– Onun gözlerinin içine baka baka seni sikeceğim yemin ettim. Sende kabul et bunun acısını seni döverken kendini erkek sandı ya, asıl erkeklik gururunu şimdi kıralım onun. Bakalım nasıl erkekmiş içindeki döllerimi yalayarak nasıl temizleyecek onu izleyip, onu bu kadar küçültmek bile yeter bana gitsin intihar etsin sonra zaten.
– Düşüneceğim.

Yengemin yanına sokuldum, yatağın üstünde sevişiyorduk, saat geç olmuştu, kucağıma alıp oturduğu yerden düzelttim, güzelce yatırdım. Yanına sokuldum, birbirimize yapışmış dudaklarımızı öpüyorduk.

Yengem gözlerini kapatmış uykuya dalmıştı, gözlerimi kırpmadan onu izliyor, nefes alış verişini dinliyordum. Saçlarına ellerimi attım, okşamaya kıyamıyordum. O kadar masum, o kadar güzeldi ki…

Onu izleyerek uykuya dalmıştım. Sabah gözlerimi açtığımda yengem koluma sarılmış, burnumu, dudaklarımı öpüyor, beni izliyordu. Gülümseyerek uyandım.

– Erken uyanmışsın.
– Evet kapının kilitini açta annen girsin içeriye saf aşık.

Saçlarımı okşuyordu. Annem kapıya vuruyordu.

– Özge kızım iyi misin? Alla alla kapı kilitlenmiş açamıyorum.

Yataktan fırladım. Açtım kapının kilidini, kapının arkasına saklandım annem görmesin diye dua ediyordum.

– Kızım neden kilitlendi bu kapı?

Yengem gülüyor, bilmem dercesine dudaklarını büzüyordu. Annem elinde çorba tepsisi ile ilerledi yengeme doğru, usulca sıvıştım kapının arkasından yengeme elimle öpücük gönderdim. Yattığı yerden bana bakıyor, gözlerinin içi dünyaya bunca zaman kör bakıp, yıllar sonra gözlerini açmış gibi bakıyordu bana. Tarif edilemez duygularla kaplı, çok mutluydum.

Babam geldi odama;

– Paşam, dayını hasteneden çıkartmışlar, biletini alıp almanyaya göndereceğim
– Hayır biletini dükkana gidip kazanacak, kendisi gidecek
– Ama paşam aylarca burada olmak zorunda, yengene zarar vermesin?
– Korkmayın bir şey yapamaz, para vermiyorsun bana, kendisi çalışıp biletini alacak, siktir olup gidecek isterse 1 yıl sürsün.

İşime gelirdi, yengem iyileşip, onun gözleri önünde sikmeden hiçbir yere gidemezdi. Üniformamı giydim;

– Hadi hoşçakalın gidiyorum okula.

İlayda arıyordu;

– Aşkım geliyorum çıktın mı evden?
– Kapının önüne iniyorum bir tanem
– Tamam 5 dakikaya oradayım.

Evin önüne çıktım, bir sigara yaktım. Yengem kol bastonuyla balkona çıkmış bana bakıyordu. Bende ona, İlayda geldi yengemin suratı düşmüştü. İlayda sarılıp öpmek istedi, sigara içtiğim için öpüşmedik, onu bahane etmiştim. İlayda direksiyona geçti, yengeme “bu kızdan bıktım” diye yakamı silkiyordum, gülüyordu. El salladım bindim arabaya.

Okula gittik, Melisa ile Zeki sevgili olmuş inanılır gibi değil,

– Ne o kız Melisa yokluktan sıkılıp Zeki ile mi çıkmaya başladın
– -Ay napayım şekerim, erkek yok piyasada olanı da kapıyorlar zaten

İlayda dik dik gözlerle Melisaya bakıyordu.

Zeki;

– Oooo kuzeyin oğlu gelmiş, duydunuz değil mi biz sevgili olduk her gün sevişiyoruz

Melisa;

– Of ya of yemin ederim gerizekalı abi bu çocuk.

Zeki Melisanın ona oral seks yapmasını taklit ediyordu. Ferhat, Mete, Ben kahkaha atıyorduk
Melisa;

– Of İlayda kalk gidelim sınıfa, rezil etti gerizekalı salak aptal ya

Çantasını Zeki’ye vuruyordu.

Zeki;

– Hacılar az orospu değil bu kızda, özellikle kuzeyin oğlunun yanında anlatma bunları diyor birde, yanık bu kız sana, sik bunu bence

Kafasına vurdum;

– Playboy’muyum lan ben? Hem benim sarışınım var.

Zeki;

– Sarışın veriyor mu bari?
– Zeki? Sus istersen
– Hayır vermiyorsa kötü, sen aylardır sevgili ol bir blowjobu esirgesin senden.

Zeki’yi sınıfa kadar koşturdum, hoca hemen arkamızdan geldi. Ama ne hoca, yeni gelmiş deneme sınavı için özel hoca, bize konu tekrarı yaptıracakmış. Hocayı görmeniz lazım, esmer güzeli, kapkara saçları, simsiyah gözleri, esmer yanıksı teni uzun boyu, fit vücudu bizi bizden aldı. Öyle ki sınıftaki diğer erkekler ıslık çalmıştı. Ben hocaya bakıp kaldım;

– Arkadaşım yerine geçebilirsin?
– Ta… tab… tabii hocam,
– Kekeme misin? Kıyamam.

Elini yüzüme getirdi okşuyordu Ferhat’a göz kırpıyordum. İlayda oradan atladı;

– Yok hocam pabuç gibi dili vardır aslında arkadaşımızın, sizi görünce kekeme oluverdi birden
– Hahaha.

Hoca gülüyordu elimi uzattım.

– Siz şimdi kendinizi tanıtacaksınız zaten sınıfa ama özel olarak tanışabiliriz hazır karşı karşıyayken. Ben Kuzey!

Elimi uzattım.

Hoca da elini uzatıp;

– Cennet memnun oldum

Elini tutup çevirdim, hafifçe öptüm. Kısık sesle;

– İsminizi taşıyorsunuz hocam, cennet kadar güzelsiniz…

Hoca artık daha fazla ileriye gitmemi istemeyecek olsa ki kendine çeki düzen verdi;

– Teşekkür ederim yerine geçebilirsin Kuzey

İlayda’nın yanına oturdum ama kalktı başka yere oturdu. Yanıma Zeki geldi oturdu;

Zeki;

– Hacıgülle, bir blowjob’u esirgeyen kızdan hayır gelmez sen Melisaya yürü, o verir hazır
– Zekicim biraz daha konuşmaya devam edersen senin ağzına vericem şimdi.
– Yokluk kötü aga, adam bana kaldırdı. Ben en iyisi götü koruyayım gideyim.

Kendi sırasına geçti.

Hoca Cennet;

– Evet gençler, benim ismim Cennet. Sizi özel olarak sınava hazırlamak için yeni Rehber öğretmeninizim. İzmirliyim, 24 yaşındayım, henüz 1 yıldır öğretmenim. Umarım birlikte bu kısa zamanımızı çok güzel değerlendireceğiz

Elini öperken parmağında yüzük görmüştüm;

– Hocam parmağınızda yüzük gördüm evlimisiniz? Yoksa teş taşı kendiniz mi aldınız?
– Evliyim Kuzey’ciğim

Ferhat’a kafamı dönüp “hayalllerim suya düştü amk” der gibi bakış atmıştım. Ferhat sana fark etmez diye el hareketi yaptı güldüm hocayı dinlemeye devam ediyordum.

– Biliyorsunuz 5 gün sonra deneme sınavınız var, önünde ki hafta sonunu iyi değerlendirin. Deneme sınavı kendinizi sınamak için çok önemli bir sınav. Şimdi test çözebilir, konu tekrarı yapabilirsiniz.

İlayda’ya gel yanıma diye işaret ediyordum gelmiyordu koskoca sırada tek başıma oturuyordum. Hoca sınıf aralarında geziyor, hangi konuya çalışıyoruz ona bakıyordu.

Ben arkama yaslandım, cep telefonumu çıkartıp Özge yengeme mesaj attım;

– Ne yapıyorsun? Ağrın sızın var mı?

Hoca yanıma geldi;

– Kuzey bey sizin çalışmanıza gerek yok sanırım?
– Anlamadım hocam?
– Konu tekrarı yapmak yerine telefon ile oynuyorsun da.
– Ha pardon hocam evde hasta olan birisi varda, nasıl oldu diye merak ettim.
– Hadi ya geçmiş olsun. Ama zaman çok önemli sizin için, lütfen derslerine konsantre ol, olur mu?

Elini omzuma koydu. İlayda sinirden köpürüyor, Mete göz kırpıyordu “hadi gene iyisin gibisinden” hocanın elini tutmak için omzuma elimi attım;

– Teşekkürler hocam, çok düşüncelisiniz.
Hoca elini çekti birden, ilerlemeye başladı Zeki yanıma geldi;

– Kuzeyin oğlu dünyaları siktin, yetmedi sıra hocaya mı geldi?
– Zeki siktir git,
– Adam koydu kafaya beni de sikecek.
– Zeki!

Hoca dönüp bize baktı, zeki yerine oturmuştu. Önüme bir kitap açıp soru çözmeye başlamıştım, ama aklım yengemdeydi. Mesaj da atmamıştı. Zaman geçmiş zil çalmıştı. İlayda’nın yanına gittim.

– Sarışınım
– Sen git esmer bombanın elini öp, sarışın çarpmadan sana.

Gitmişti yanımdan. Ferhat elini omzuma attı;

– Ne kadın ama be! At gibi yemin ederim
Mete;
– Sabah akşam demeden binecen buna
Zeki;
– Kuzeyin oğlu, sikcen mi hocayı?
Ben;
– Zeki. Seni siksem bir farklılık olur mu ki?
Zeki Ferhat’ın yanına yaklaştı;

– Taktı bana amına koyayım.
Ferhat;
– Zeki bir siktir git amına koyayım.

Sınıftan çıktık, kantine iniyorduk. Cennet hocayı kantin sırasında gördüm;

– Hocam?
– Ah buyur kuzey?
– Sizinle özel bir şey konuşmak istiyorum müsait misiniz?
– Tabi kuzey gel oturalım şurada.

İlayda sinirden köpürüyordu. Amacımda onu sinir etmekti zaten.

– Hocam ben şu şu derslerden zorlanıyorum ne yapabilirim? Uzun zamandır sağlıklı ders çalışamıyorum da acaba bildiğiniz özel hoca var mı? Özellikle bu derse yardım edebilecek?
– Özel hoca tanıdığım yok ama istersen ben sana yardımcı olabilirim.
– Çok isterim hocam.
– Tamam o zaman okul çıkışı öğretmenler odasına uğra.
– Çok teşekkür ederim hocam.

Amacım hocaya yürümek değil, gerçekten bu konulardan anlamadığım için yardım istedim. Bir de İlayda’yı kıskandırmak istemiştim. İlayda yanıma geldi suyu suratıma döktü;

– Ne konuştun hocayla fısır, fısır?
– Ya sarışınım bana küstü, ben bu dersleri çalışamıyorum yardım edin dedim.
– Ben sana ne zaman küstüm?
– Sınıftayken?
– Küsmek değildi o bir kere, ben çalıştırırım seni
– Aa olmaz hocaya söz verdim okul çıkışı yanına uğrayacam.
– O zaman bende geliyorum.
– Ama sadece sen gel dedi bana?
– Kuzey parçalarım seni bende gelicem dedim.
– Tamam sarışınım gel.

Okul bitmişti. Telefonuma baktığımda yengem mesaj atmış;

– “Kuzum iyiyim merak etme, ayağa kalkabiliyorum rahat, rahat. Sadece otururken sıkıntı oluyor”

Çok sevinmiştim. Sarışınımı koluma takıp hocanın yanına gittim. Sağ olsun beklemiş orada İlayda ile Bana konu tekrarı yaptı. Unuttuklarımı tekrar hatırlamıştım. Teşekkür edip çıktık okuldan. İlayda bize gidelim ders çalışalım dese de, yengeme koşacaktım ektim. Eve gittim hemen.

Kapıyı çaldım açan yoktu. Anahtarımla girdim içeriye. Annem bahçedeymiş. Mutfaktan gördüm. Yengemin yanına gittim hemen odasında yoktu? Yenge! Diye sesleniyor onu arıyordum ama yoktu. Bahçeye koştum;

– Anne yengemi gördün mü?
– Karşında kuzey.

Kafamı çevirdim yengem ayakta bastonuyla çiçekleri kokluyordu. Yanına gittim;

– Odan da göremeyince merak ettim seni.
– Çok sıkıldım hava almak istedim.
– Kumsala götüreyim mi seni? Deniz havası al.
– İyi de zor yürüyorum?
– Bir şey olmaz açılırsın hem, yürüyüşte yapman lazım.
– Peki hadi gidelim o zaman.

Anneme kumsala gideceğimizi söyledim. Dikkatli olun dedi. Yengemin koluna girdim. Bir kolunda bastonu yavaş, yavaş yürüyorduk. Yolu yarılamıştık ki çok yoruldu;

– Kuzey çok yoruldum
– Gel bakalım o zaman kucağıma.

Yenge mi kucağıma aldım, ilerliyorduk. Arkamdan dayımın sesini duydum;

-Kuzey! Diye bağırıyordu…

16. BÖLÜM SONU

DEVAM EDECEK…

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

film izle taksim escort mecidiyeköy escort bakırköy escort şişli escort ankara escort antep escort sex hikaye kocaeli escort kocaeli escort çankaya escort sex hikayeleri otele gelen escort Bahis sitesi ankara escort bahçeşehir escort Escort bayan Escort bayan bahisu.com girisbahis.com kuşadası escort bayan şişli escort ensest hikayeler Antalya escort kırklareli escort kırşehir escort kocaeli escort konya escort kütahya escort malatya escort manisa escort maraş escort mardin escort mersin escort Escort ankara Ankara escort bayan Ankara rus escort Eryaman escort bayan Etlik escort bayan Ankara escort bayan Escort sincan Escort çankaya beşiktaş escort bakırköy escort sincan escort dikmen escort hurilerim.com escort antalya rus escort keçiören escort etlik escort porno porno görükle escort bayan Escort beylikdüzü escort escort escort escort travestileri travestileri bursa escort bursa escort bursa escort bursa escort xnxx Porno 64 alt yazılı porno bursa otele gelen escort bursa escort bayan porno izle Anadolu Yakası Escort Kartal escort Kurtköy escort Maltepe escort Pendik escort Kartal escort şişli escort gaziantep escort istanbul travesti istanbul travesti istanbul travesti ankara travesti Moda Melanj